Yıl 1981, yer İsviçre’nin başkenti Bern, 8 yaşımda iki teker üzerinde durmayı başardım. Annem ve babam alışveriş yaparken beni kardeşimle çocuk parkına bıraktı. Parkta kardeşimle oynarken bisikletli İtalyan Salvatore ile arkadaş oldum. Denemem için bisikletini bana verdi. Kardeşim Dilek ve Salvatore’nin destekleri ile dengemi sağladım. İki teker üzerinde yüzümdeki rüzgârı ilk kez o zaman hissetmiştim.

Alışverişten çıkan ailemi görür görmez “Baba bana bisiklet alır mısın?” dedim. Bir hafta içinde Kalkhoff marka kontra pedal dağ bisikletim olmuştu. Okula, kursa, havuza, babamın çalıştığı Türkiye Başkonsolosluğu’na yağmur kar olmadığı zamanlarda bisikletimle gidiyordum artık.

İkinci bisikletim Mordoğan’daki yazlık evimize gelince olmuştu. Üç sene gecikmeli DEÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazanma hediyemdi, 18 vitesli bisikletim. Tarih 30 Mayıs 1993, şampiyonluk maçları var. Karakartalım Gençlerbirliği ile oynuyor GS’ın rakibi Ankaragücü. Ben ilk vitesli bisikletimle dolaşıp sonrasında maçları izleyip şampiyonluğumuzu kutlamak istiyorum. Tam bisiklet turumu tamamlayıp maçlara yetişecekken rampada zincir koparttım. Tamirci arayıp zinciri onardıktan sonra maçlar tamamlanmıştı. Gençlerbirliği’ni 3-1 yenmişiz fakat A.Gücü G.S’ye 8-0 yenilmiş hem de Ankara’da. Galatasaray averaj ile şampiyon olmuş. İyi ki maçları kaçırmıştım.

Marsstar Demir bisikletimi 2012 yılında İZSU’dan arkadaşım Halilibo’dan ikinciel aldım. Emektar ile yaklaşık 7 sene İnciraltı Alsancak arası solo turlar yaptım. Taa ki; 29 Ekim 2018 Cumhuriyet Bayramımızda bikeizmir ile tanışıncaya kadar. Solo tur için çıktığımda Üçkuyular’da Türk Bayrağı formalı bisikletlileri görünce gruba katıldım. Saat kulesine kadar marşlar ile binden fazla bisikletli pedal çevirdik. Bu muhteşem duyguyu mutluluğumu sosyal medyadan ilk bisikletli canlı yayınımla paylaştım. Saat kulesi çevresindeki turlarımız tarifsizdi. “Anlatılmaz yaşanır” derler ya işte tam da bu.

Mustafa Kemal Kara başkanımızı orada tanıdım. O kalabalıkta herkes kendisinin çevresini fotoğraf çekilmek için sarmışken, bu güzel günün anısı için yapılmış formalardan kaldı mı diye sordum. “Maalesef kalmadı olsa seni kırmazdım, Turlarımızı bikeizmir’den takip edebilirsin” demesiyle Cumhuriyet Bayramı heyecanım zirveye ulaştı. 10 Kasım’da Folkart Gallery Atatürk Sergisi ile taçlandı.

Bikeizmir ile ilk pazar turumu 23 Aralıkta Sığacık’a gerçekleştirdim. Seferihisar girişinde özçekim için gruptan geri kalınca demir bisikletimi Sığacık gerişindeki rampada omuzuma alıp yürüdüm. Grubun beni deniz kıyısındaki toplanma noktamızda beklemesi, Züleyha’nın (sonradan lakabının Zeliş olduğunu öğrendim) tur boyunca desteği ve sohbetimizde “Senin bisikletten sesler geliyor (gülümseyerek) kulaklığın olduğundan sanırım sen duymuyorsun zincirini yağla istersen” demesi, ayrıca dönüşte benzinlikteki molamızda Tanju abinin antika demir bisiklet örneği olarak fotoğraf çekmesi unutulmazlarımdı.

Barbaros Köyü turumuzda takvim yaprakları 10 Mart’ı gösteriyordu. Benim için özel bir gün olduğunu sonradan anlayacaktım. Güzelbahçe’deki kahvaltı molamızdan sonra pedallamaya devam ettik. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü kavşağında Zeliş rahatsızlanınca tura kısa bir süre ara vermiştik. “Rampada zorlanacaklar önden çıkabilir arkadaşlar” duyurusu yokuşun önemini anlatıyormuş meğer. Tepe kahve molasına elimde demir bisikletimle yürüyerek çıkarken Can abinin motorlu desteği olmasa gruptan kopmuştum. Artık kararımı vermiştim; emektar demir bisikletimin kullanım ömrü dolmuştu, yeni bisiklet almadan Bike İzmir turlarına katılmayacağım sözümü verdim kendime.

Bike İzmir Bergama turumuza KTM bisikletimle katıldım. Kullanım rahatlığındaki fark çok ama çok netti. Akşam dönüşte Tanju abi, Zeliş ve MK Başkanımla metrodaydık. “Çanakkale Bozcaada turumuza katılacak mısın?” diye sordu MK Başkanım. Pazartesi sabah ilk işim tura kayıt olmaktı, askerliğimi yaptığım şehri bisiklet ile gezecektim. 26-27-28 Nisan’daki 2 gün 2 gecelik gezimizin dönüş yolculuğunda, otobüsteki mikrofona; anıtlardaki tarihi, Anzak Koyu’ndaki zaferi, Geyikli’de son saniye feribota binişi; Bozcaada’nın doğası ve en önemlisi “sürekli iniş”li rampaları (bu arada MK Başkanın eli yukarı yönlü aşağı), anılarımızı ve duygularımızı anlattık. “Demir Bisikletli Adam” lakabım olduğunu bu muhteşem turda öğrendim.

Şehir bisikleti keyfinden sonra yol bisikleti almayı düşünüyordum artık. MK Başkanımızın tecrübesine güvenerek; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı 100.yılı kutlamalarına, 1.400 kişilik 1.5 km’lik turuna Lapierre karbon bisikletim ile katıldım. İki ayda demir bisikletten carbon bisiklete geçiş hikâyemde; Bike İzmir’deki tüm arkadaşlarıma, Zeliş’e ve MK Başkanıma çok teşekkür ederim.