Bike Pedia olarak bisiklet kulüplerinin tanıtılmasının bisiklet kültürüne iyi yönde katkısının olacağına inanıyor, bu amaçla ülkemizde pedal çeviren bisiklet sevdalılarını elimizden geldiğince yer veriyoruz. Bunlardan biri de İstanbul’da pedallayan Dost Bisikletler. 

• Salurhan bey merhaba, öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Öncelikle bize kendinizden ve bisiklet hikayenizden bahseder misiniz? 

Ben Salurhan Güleryüz, 42 yaşındayım. Şu anda mali müşavirim. 5 senesi profesyonel olmak üzere toplamda 17 sene, 36 yaşına kadar Türkiye’nin çeşitli yerlerinde futbol oynadım. O yüzden ülkemizin en gözde sporu olan futbol ve nispeten çoğunluk tarafından çok da önemsenmeyen  bisiklet sporu  ile ilgili kıyaslamanın sıkça yapıldığı ortamlarda arada kalıyorum. Spora verdiğim 2 senelik arada masa başı çalışmanın da vermiş olduğu katkı ile 100 kg kadar oldum. 

Bu arada evlenip büyüdüğüm yer olan Gaziosmanpaşa’dan ayrılıp Fatih’te yaşamaya başlamıştım. Çocukluk arkadaşlarımdan hem futbol hem evlilik ve sonrasında gelen çalışma hayatı nedenleri ile 18 yaşından beri kopmuştuk. Taa ki; bu arkadaşlarımızdan bazıları 2016 yılında bisiklet edinip semtler arasında dolaşmaya başlayana kadar. 

Ben de çoğu yetişkinin yaptığı gibi çocukluktan kalma bisikletimi çatı, kömürlük gibi en ücra köşeye kaldırmıştım. Bisikleti elden geçirip arkadaşlara katılıp denemek istedim. İlk buluşmalarımızda 8-10 km’lik mesafelere gidip gidemeyeceğimizi tartışıyorduk. Şu anda ise yol bisikleti antrenmanlarının hepsine kendim de antrenmanları yaparak katılıyorum. 3-4 senede harika bir gelişim yaşadım kendime göre. Arkadaşlarımızla ortak özelliğimiz hiç birimizin bisiklet ve bisiklet sporu ile ilgili pek de bilgi sahibi olmayışımızdır. Zamanla bu buluşmaların ve buluşmalara katılan kişilerin sayısında artış olmaya başlayınca etraftan da gördüğümüz bisiklet gruplarını örnek alarak kendimize düzenli bir buluşma günü ve saati belirlemeye karar verdik. Her ne olduysa bundan sonra oldu.

• Dost Bisikletler Spor Kulübü’nü kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz, amacınız ve hayalleriniz neydi? Bunları gerçekleştirebildiniz mi? 

Dost Bisikletler Spor Kulübü’nün kuruluş aşamasında yer alan kişiler aynı mahallede yıllarca bir arada büyümüş çocukluk arkadaşlarıdır. Bu ekibe zamanla etraftaki yol arkadaşlarımızın da katılımı ile uzunca bir süre “Geleneksel Çarşamba Turu” adı altında her Çarşamba akşamı Gaziosmanpaşa’daki buluşma noktamızdan hareketle Ortaköy, Sultanahmet, Vefa, Florya gibi yakın bölgelere gidiyorduk. Katılımcılar gittikçe daha da çoğalıyordu ve dolayısı ile birçok yeni insanlar ve yeni yerler keşfetmeye başlamıştık. 

Artık biz de İstanbul akşamlarında belirli bir günde çeşitli yerlere turlar düzenleyen İstanbul’da hatırı sayılır bir bisiklet grubu olmuştuk. Daha sonrası şehirlerarası turlar, kamplı turlar hatta bir defasında komşu ülke Yunanistan’da Alexandroupolis (Dedeağaç) bisiklet topluluğunun düzenlemiş olduğu kamplı 2 günlük yurtdışı bisiklet turuna katılmıştık. 

Bu arada birkaç arkadaşımızın yol bisikleti almasından sonra teker teker bizde yol bisikletleri ile tanışmaya ve Pazar sabahları çok erken saatlerde çıkıp kendi çapımızda tempolu bisiklet sürmeye başladık ki; beni en çok cezbeden şey artık bu olmuştu. Artık kilo vermeye başlamıştım ve vücudum bir spor yapmam konusunda kesinlikle ısrarcıydı.

Bu süreçte yol bisikleti tutkunu olan çeşitli genç arkadaşlar aramıza katılmaya başlayınca, sadece akşamları tur yapan klasik bisiklet grubu özelliğimizin yanında performans turları yapabilen bir grup haline de gelmeye başladık ve neticesinde gözler granfondolara dikildi. Her şeyin acemisi ve yabancısıydık ama granfondolar bizi daha çok motive eden ve daha çok antrenman yapmamıza neden olan bir ivme kattı bize. 2017 yılında genç arkadaşlarımızdan Ömer konusunda motive olduk .  

Yol bisikleti alanında gelişmeler oldukça ve genç sporcu sayısı artmaya başladıkça artık daha düzenli daha disiplinli ve daha kurumsal bir yapıya bürünmemiz gerektiğinin farkına vardık. Hedefimiz resmi olarak spor kulübü olabilmekti. Bunun maddi ve manevi anlamda bizlere daha büyük sorumluluk getireceğinin farkında olarak, arkadaşlarımızla hep beraber Dost Bisikletler Bisiklet Topluluğu’nun artık spor kulübü olması konusunda karar verdik. 

İlk antrenörümüz Ayris Işık ile düzenli bir antrenman programı dahilinde çalışmaya başladık. Kendisinden bisiklet sporu ile ilgili bir çok değerli bilgiler edindik. Kısa bir süre sonra katıldığımız ilk bisiklet federasyonu yarışında sporcumuz Ömer Gül Uludağ tırmanış etabında 1. olarak kulübümüzün ilk resmi madalyasını almış oldu. Daha sonrasında hem federasyon hem de granfondo yarışlarında çeşitli dereceler elde etmeye başlamış olduk.

• Dost Bisikletler Spor Kulübü ile bisiklet sürmek isteyen sporcular nasıl bir yol izlemeli? Sporcu seçmesi yapıyor musunuz veya belirli kurallarınız var mı? 

Kulübümüzün iki ana faaliyet konusu var. Birincisi geleneksel çarşamba turlarımız. Pandemi süreci hariç her hafta Çarşamba akşamı toplanıp İstanbul’un çeşitli bölgelerine kadar sürüp çay kahve içip geri dönüyoruz. Bu turdaki amacımız daha fazla insanı, çok kullanışlı bu ulaşım aracını İstanbul koşullarında sürmeye alıştırmak ve bunu yaymak. 

Buradaki katılım için herhangi bir kısıtlama yoktur. Güvenlik kurallarına uyan her bisiklet sever bu turlara katılabilir. 

İkinci ana faaliyet konumuz olan yol bisikleti yarış takımı faaliyetleri kendi içinde ikiye ayrılıyor. Birincisi “A Takım” diye tabir ettiğimiz yarışlara katılan yeterli düzeyde olan sporcuların yer aldığı grup, ikinci grup ise “Akademi” diye tabir ettiğimiz ekip. A takımına girebilmek için çalışmalarını yapan genç sporcular  ve granfondo gibi yarışları hedefleyen her yaştan sporculara açık bir ekip. 

Seçme yapmıyoruz. Antrenmanlarımıza katılan arkadaşlarımızın devam edip etmemeleri genelde kendi kararları oluyor. Çünkü zor bir spor, antrenman süreleri fazla, çalışan veya okula giden arkadaşların hafta içi ve haftasonu erken saatlerde antrenmanda olması gerekiyor. İstanbul trafiği malum… İnsanları en çok zorlayan ise okul, i̇ş, aile ve uyku zamanlarından büyük fedakarlıklar vererek bu sporda gelişmelerinin mümkün olmasıdır.

Bunları göze alıp antrenmanlara katılan sporcular ise antrenörümüz Gökhan Uzuntaş’ın vermiş olduğu programa göre tamamen kendi nabız veya mümkünse “watt” değerlerine göre antrenmanlarını yapıyor. Bu antrenmanların başlangıcı ve bitişi birlikte oluyor. Fakat antrenman sürecinde herkes kendi nabız veya watt değerlerine göre antrenmanlarını yaptığı için kimi daha hızlı kimisi ise daha yavaş gidebiliyor. 

Antrenman içeriğine göre hafta içi ve haftasonu 05:30 veya 06:00 saatlerinde Karaköy Opet veya Zeytinburnu Opet olmak üzere iki noktadan antrenmanlarımıza başlıyoruz.

Bu arada kendini geliştirmek isteyen ve hocamızın bizler için hazırlamış olduğu antrenman programlarından faydalanmak isteyen tüm yol bisikleti tutkunlarını ekibimize bekliyoruz. Bize katılacak herkesi samimi ve sıcak bir ortam bekliyor olacak.

• Dünyayı etkisi altına alan yeni korana virüs salgını süresince, birçok yarış programı iptal oldu veya ertelendi. Hedefsizlik çoğu sporcunun performansını kötü yönde etkiledi. Siz sporcularınızın bu sürecini nasıl yönetebildiniz? Ağırlıklı olarak bireysel ve evde güç antrenmanlarına mı yöneldiniz?

Pandemi sürecinin başlangıcında ne yapacağımızı şaşırdık. Öncelikle hepimizin kendi sağlığımızı düşünüp izole olmamız gerekiyordu. Antrenmanlara verilen 1-2 haftalık kısa aradan sonra antrenörümüz Gökhan Uzuntaş herkesi bireysel antrenman yapmaları konusunda yönlendirdi. Trainerı olmayan sporculara trainer imkanı sağlamaya çalıştık buna ek olarak evde yapılabilecek fitness çalışma programları ile belli bir süre devam ettikten sonra ayrı ayrı dışarıda sürmeye başlayabildi sporcular. 

Sanırım ancak 2-3 ay sonra ilk toplu antrenmanımızı mesafe kurallarına uyarak yapmaya başladık. Özellikle genç sporcular için çok zorlu geçen bir süreç oldu. Hem mental hem de fiziksel olarak önemli derecede kayıplar oldu. Fakat bu şartlar tüm sporcular için geçerli olduğundan rakiplerimize karşı çok zayıf kalmadık. Sene sonuna doğru düzenlenen Granfondo yarışlarında birçok defa kürsüde yerimizi aldık. Federasyon yarışlarında ise iyi bir performans gösterdik.

Yarışların o dönemde ve şimdi hala yapılamaması genç sporcular üzerinde büyük ve olumsuz bir etki bırakıyor. Onları motive edebilmek, özellikle zaman zaman günlük 5-6 saati bulan antrenman programlarını bir hedef ve motivasyon olmadan yapabilmek kolay değil. Tüm dünya için bu kabusun bir an önce bitmesi ve bir an önce özlediğimiz özgür günlere dönmeyi umut ediyoruz.

• Bu yıl kürsü hedeflediğiniz yarışlar var mı? Hangi yarışlara katılmayı düşünüyorsunuz? 

Bisiklet Federasyonu’nun düzenlemiş olduğu tüm yarışlara ve mümkün olabilen diğer özel organizasyonlara katılmak bu seneki hedefimiz. Özel yarışlarda kürsü hedefimiz her zaman var. Federasyon yarışlarında hedefimiz tabi ki kürsü yapabilmek. Fakat bu hedefin kalıcı bir hedef olabilmesi şu anki şartlarımız itibari ile çok gerçekçi bir hedef değil. 

Öncelikle İstanbul’da antrenman yapan bir bisiklet sporcusu rakiplerine göre çok büyük bir dezavantaja sahip. Birinci nedeni bir bisiklet sporcusunun antrenmanlarda olmazsa olmazı deniz seviyesinden yüksek rakımlara çıkmasıdır ki, İstanbul Avrupa yakasında bulabildiğimiz ve tırmanabildiğimiz en büyük yükseklik deniz seviyesinden 200 metreye kadar olan bir tırmanıştır. Bu tarz bir tırmanışı yapabilmemiz için Sarıyer bölgesinde çalışmamız gerekiyor. Gidiş geliş zaten ortalama 2 saati bulabiliyor. Yokuş çalışmaları hariç. Oysa ki; rakiplerimiz neredeyse evlerinin kapısından itibaren 800-1000-1500 metrelik irtifalara tek seferde çıkarak antrenman yapabiliyor.

İkincisi malum İstanbul trafiği. Her gün antrenman sonrası sağ salim bir şekilde eve döndüğümüzde ne kadar şanslı olduğumuzu düşünürüz.

• Bir İstanbul kulübü olmanıza rağmen Bursa’da yaşayan sevgili Gökhan Uzuntaş da sizin formanızla pedallıyor. Gökhan Uzuntaş ile olan bağınızdan bahseder misiniz? 

Türkiye’de bu sporu yapıp da kendi çapında fenomen haline gelmiş Gökhan Uzuntaş’ı tanımayan yoktur sanırım. Biz de katıldığımız granfondo yarışlarının hemen hemen her zaman en büyük favorisi olan Gökhan Uzuntaş’ı bu yarışlarda tanıdık. Aynı zamanda federasyon yarışlarında göstermiş olduğu başarılı performanslarını yakından takip eder olduk. 

Bir Bisiklet sporcusunun normal şartlarda bu işi profesyonelce yapıp bu şekilde başarılar elde etmesi gayet normal gibi gözüküyor ama Gökhan Uzuntaş’ı yakından tanıyanlar aslında onun ne kadar imkansız bir işi başardığını bilirler. Normal bir iş ve Aile yaşantısı olan Gökhan Uzuntaş kendi programları dahilinde haftanın hemen hemen her akşamı iş sonrası 1-2 saat antrenmanını yapar. Hafta sonları ise Cumartesi-Pazar toplamda 8-12 saat arası süren antrenmanlarını aksatmaz. Bence genç yaşlı hangi spor dalıyla uğraşırsa uğraşsın herkesin Örnek alması gereken  bir profil çiziyor Gökhan Uzuntaş.

Antrenörümüz Ayris Işık ile yollarımızı ayırmamızın ardından bir Antrenör arayışına girdik. Gökhan Uzuntaş’a bu konuda bizlere yardımcı olması konusunda ricada bulunduk. O da bizleri kırmayıp, zannediyorum i̇lk antrenörlük deneyimi için bizimle beraber çalışmaya başladı. 2020 başından beri beraber çalışıyoruz. Gökhan hocamızın antrenman programlarına adapte olabilmek biraz zaman aldı ve ardından pandemi süreci başladı. Buna rağmen kendi koymuş olduğumuz hedeflerin çoğuna ulaştık. Şu anda Gökhan hocamızla ikinci senemizi yaşıyoruz. Kendisinden çok memnunuz. Ama Gökhan hoca ile çalışmak gerçekten kolay değil. Hayatı tamamen prensipler üzerine kurulmuş bir antrenör ve sporcu ilişkisi var ortada. 

Bizler için hazırlamış olduğu antrenman programı gerçekten bu işe gönül vermiş baş koymuş sporcular için ideal. Çok emek, zaman, özen ve dikkat gerektiriyor. Bu da açıkçası her sporcunun başarabileceği bir şey değil. Bunu başarabilenler ile yolumuza devam ediyoruz. Bu süreçte maalesef pes edip ayrılanlar da olabiliyor. 

• Takip edebildiğimiz kadarıyla, spor sürüşlerinizin dışında sosyal sürüşleriniz de oluyor. Geniş katılımlı gece sürüşlerinizi ve spor sürüşlerinizi trafikte gerçekleştiriyorsunuz. Trafikte en sıklıkla karşılaştığınız problem ne oluyor? Bir şeyi değiştirmek isteseydiniz bu ne olurdu? Nasıl gelişmeler olursa bisikletli trafikte daha rahat koşullarda sürüş yapabilir? Fikirlerinizi alabilir miyiz? 

Daha önceden de bahsettiğim gibi her Çarşamba sosyal sürüşlerimiz oluyor. Bu organizasyonlarımız güvenlik kurallarına uyan her türde bisiklet süren tüm bisiklet severlere açık. İstanbul trafiğinde bisiklet kullanmak, ister çok kalabalık olun ister tek olun özellikle akşam saatlerinde bir hayli riskli ve zorlu tabi. 15 milyonluk bu devasa şehirde herkesin bir yerlere yetişme telaşı çok yüksek iken doğal olarak araç sürücülerinin bizlere göstermiş olduğu saygı ve dikkat ters yönde çok düşük seviyede. 

Bu durumun  düzelmesi yüzeysel birkaç etkinlik ve toplantının  yapılması ile olacak bir şey değil. Biz de farkındalığın gelişimine yönelik bu tür etkinliklere katılmaya çalışıyoruz bu arada. Yapılması gereken, gerek temel eğitim seviyelerinde gerekse tüm eğitim seviyelerinde öncelikle çocukların ve gençlerin bu konu ile ilgili bilinçlenmesini sağlamak. Ehliyet alma aşamasında bisiklet ile ilgili özel bir parantezin açılması gerekir. 

Şehir içinde yapılan bisiklet yollarının, kullanan olsun veya olmasın araç park yerine dönüşmesine izin verilmemeli. Trafik keşmekeşi yaşanan bu şehirde aslında tüm resmi kurum ve birimlerin bisiklet kullanımının yaygınlaşması için bir seferberlik başlatması, özel kurumların ise çalışanlarına bu konu ile ilgili teşvik sağlaması gerekmektedir. 

Avrupa’da bunun örneklerini çok fazlası ile görebiliyoruz. Avrupa’da büyük küçük çoğu şehrin bisiklet kullanımın yaygınlaşması için uzun yıllar önce hazırlanmış ve harfiyen uygulanan stratejileri mevcut. Bazı şeyleri yeniden keşfetmeye gerek yok. Bir model alınması ve bunun harfiyen uygulanması gerekmektedir. Ülkemizde ve şehrimizde olumlu anlamda bir şeyler yapılıyor elbette ancak benim fikrim genel olarak bu yapılan çalışmalar yüzeysel olarak geçiştiriliyor. Bizler yine de yılmadan usanmadan sıkıntılarımızı ve neler yapılabilineceğini anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

• Son olarak ilave etmek istedikleriniz veya bizi takip edenlere bir mesajınız var mı? 

Bizler bisiklet sürücüleri veya sporcuları olarak ne kadar çok olursak, farkındalığımız o kadar çok artar. Her bisiklet sürücüsünün şehir içinde bisiklet kullanımına yönelik aksaklıklarla ilgili sorumluluk alıp görüşlerini resmi kurumlara defalarca ve defalarca bildirmeli. Etrafımızdaki insalara bisikletin  hem zihinsel hem fiziksel hem de sosyal bir terapi olduğunu anlatmamız gerekiyor. Bizlere düşen ise kesinlikle kısa veya uzun mesafe fark etmez, kask, aydınlatma gibi güvenlik önlemlerini her defasında uyup trafikte daha güvenli bir şekilde sürüş yapmaktır. Ülkemizde bisikletin her türlü gelişimi ile ilgili bıkmadan usanmadan elimizdeki imkanlarla yolumuza devam edeceğiz. Asla vazgeçmeyin demeyeceğim, çünkü bu güzel spordan vazgeçmek mümkün değil zaten.

• Tekrar teşekkür ediyor, bol pedallı günler diliyoruz.