1983 doğumlu Belve Fırat, uzun süre Lojistik alanında iş hayatına devam ettikten sonra, hayallerinin peşinden gitme kararı aldı. Bisikletiyle yola çıkıp, yaklaşık 30.000 km pedalladı. AdventuRedSocks ismiyle sosyal medyada seyahatinden kesitler paylaşan Belve Fırat ile yolculuğa hazırlık sürecini ve seyahati boyunca yaşadıklarını konuştuk. 

Belve Fırat’ı tanıyabilir miyiz? 

1983 Aydın doğumluyum. Sebze yemeklerini çok severim. Yoğurt olmadan masaya oturmayan bir Ege insanıyım. 

Üniversite eğitimi için geldiğim İzmir’de, Latin dansları ile tanıştım ve bu sayede İspanyolca öğrenmeye başladım. Üniversitede okurken, 2005 yılından itibaren Couchurfing ve Hospitality Club gibi internet sitelerinden çok fazla kişiyi evimde konuk etme imkânım oldu. Bu durum başka kültürleri tanıma, onların yaşamlarını merak etme dürtüsünü güçlendirdi.

Lisans eğitimimden sonra, yüksek lisan eğitimi için Barselona’ya gittim ve 3 yıl orada yaşadım. Barselona’da Orta ve Güney Amerika ülkelerinde yaşayan birçok arkadaşım oldu ve İspanyolcayı iyi seviyede öğrendim.  

Yüksek lisans eğitimimi tamamlayıp Türkiye’ye geri döndüm. 7 yıl kurumsal şirketlerde lojistik departmanında çalıştıktan sonra, hem kişisel gelişimim hem de yıllardan beri planladığım hayalimi gerçekleştirmek için böyle bir yolculuğa çıkmaya karar verdim.

Adventuredsocks ismi nasıl ortaya çıktı?

Öncelikle, yapmak istediğim geziyi bir projeye çevirme kararı aldım. Bunun için bir isme ihtiyacım vardı ve daha önce kullanılmamış bir isim olması benim için çok önemliydi. Beni yansıtan isimleri listeleyip arkadaşlarım ile paylaştım fakat en çok beğenilen ismi ben beğenmediğim için vazgeçtim.

Daha sonrasında bir gün hem kırmızı çorap giymeyi sevdiğim hem de maceracı bir ruha sahip olduğum için birden yolda yürürken bu isim çıktı ağzımdan ve bende hemen proje adı olarak kabul ettim.

Giydiğin çorapların hepsi kırmızı mı? Bunun bir nedeni var mı?

Yaklaşık 6 yıldan beri Swing (Lindy Hop) dansı ile ilgileniyordum. Bir gün bir partiye kardeşimin kırmızı çorapları ile gittim ve herkes bana “Çorapların çok yakışmış” deyince, o günden beri sürekli kırmızı çorap giymeye başladım. Hem renkli, hem dikkat çekici, hem de alternatif bir renk kırmızı.

Seyahat fikri nereden aklına geldi?

33. doğum günüme girdiğim gün hayatta yapmayı sevdiğim şeylerin bir listesini çıkardım ve bir yere yazdım. Bunlar; bisiklete binmek, İspanyolca konuşmak, seyahat etmek… Bunların hepsini yapabilmek için çalıştığım şirkette çalışmıyor olmam gerekiyordu. Bende kendime hazırlık olarak 1 yıl koydum ve heyecanlı hazırlık sürecine başlamış oldum.

Hazırlık sürecinden bahseder misin?

Hazırlık süreci tam olarak 1 yıl sürdü. Öncelikle nereleri, nasıl gezmem gerektiğine karar vermem gerekiyordu. Böylece hem ne kadar süreye ihtiyacım olacağını belirlemiş olacak hem de nasıl bir maddi tabloyla karşılacağımı görmüş olacaktım. Hem dilini bildiğim hem de uzun yıllardan beri hayal ettiğim orta ve güney Amerika’yı görmek istediğime karar verdim. İlk fikrim, sırt çantalı olarak gezmekti ama daha sonra, küçük kasabaları görebilmek ve kültürünü tanımak için bisikletin benim için daha iyi olacağına karar verdim.

Nereleri, nasıl gezmek istediğime karar verdikten sonra, İngilizce ve İspanyolca forumları okumaya başladım. Çünkü maalesef Türkçe olarak yazılmış, seyahat konusuyla ilgili çok az forum var. Edindiğim fikirlerin sonucunda önceliği bisiklet seçimine verdim. Bisikletimi ikinci el olarak Türkiye’den temin ettikten sonra, sırasıyla kamp malzemeleri, bisiklet ekipmanları ve kıyafet seçimine odaklandım. Malzeme seçiminde kaliteli ve uzun ömürlü malzemeleri seçmeye dikkat ettim.

İş için gittiğim Avrupa seyahatlerinde bisiklet çantaları, uyku tulumu, çadır gibi malzemeleri temin ettim. Bazı malzemeleri yakın arkadaşlarım bana hediye olarak aldılar.

Her gün proje için mutlaka bir şey yaptım. Sponsorlarla görüşmeler, logo tasarımı, kitlesel fonlama gibi. Bu süreç gerçekten de çok zevkli geçti. Tura başlamadan yaklaşık 2 ay önce de Türkiye içinde hem kamp hem de küçük bisiklet turları düzenleyerek, ekipmanı ve kendi fiziksel performansımı test etme fırsatı buldum.

Kalan küçük elektronik malzemeleri de Amerika’dan temin ettim.

Şimdi düşününce, tur için yanıma çok fazla kıyafet aldığımı hava durumunu çok iyi optimize edemediğimi anlıyorum. Arjantin Patagonyası’nda giyeceğim kıyafetleri Türkiye’den taşımak çok da mantıklı bir fikir değildi açıkçası.

Bisiklet seçimini nasıl yaptın, hangi ekipmanları tercih ettin?

Bisiklet seçimimi 2. El 58 kadro Surley Long Haul Trucker’dan yana kullandım. Açıkçası Türkiye’de tur bisikletçisi olmak çok popüler olmadığı için çok fazla model seçeneği yoktu. Yollarda her model bisikletle karşılaştığım için, ilk kez çıkacağım turda çok yüksek bütçeli bir bisiklete ihtiyacım olmadığına karar verdim.

Fren ve vites ekipmanlarının hepsi Shimano  Deore XT serisi, sele Brooks b17, jantlar Mavic, pedal Shimano Deore XT PD-T8000 SPD, bagajlar ise Topeak, bisiklet çantalarını Ortlieb markaydı. 26 jant Swalbe maraton plus lastikleri ise her türlü yolda, her koşulda güvenle gitmemi sağladı.

Rota belirlerken hangi kaynaklardan yardım aldın?

Bisiklet turuma Amerika’nın Los Angeles şehrinden başlayıp Kolombiya’nın Medellin eyaletine kadar devam ettim. Yaklaşık 10.000 km ve 10 ay süren bir maceraydı. Bu sürede, ilk başta kafamda tasarladığım Panamerika rotasından güneye doğru gittim. Bu rota üzerinde, bisikletle geçtiğim ülkeler sırasıyla Meksika, Guatemala, Belize, El Salvador, Hunduras, Nicaragua, Costa Rika ve Panama oldu.

Fakat yolda yerel halk ya da diğer turistlerle konuşmalarım sonucunda, doğa güzellikleri olan, kesinlikle görülmesi gereken turistik ya da tarihi yerleri görmek için defalarca rotadan saptığım oldu. Ayrıca hem offline çalışan hem de çok şarj tüketmeyen MAPS.ME uygulaması benim yoldaki en büyük destekçim oldu.

Tur sürecinde geçimini nasıl sağladın?

Tur boyunca hiç çalışmadım, bir gelirim olmadı. Tura çıkmaya karar verdiğim günden itibaren yaklaşık 1 yıllık yaptığım birikimi, idareli harcamak ve kitlesel fonlama ile gelen destek bana tur boyunca yetti. 

Bisiklet ile gittiğim sürede ulaşıma hiç para vermedim. Konaklama için ise dağ, göl kenarı, orman, plaj gibi alanlara çadır kurdum. İtfaiye ve polis merkezlerinin bahçelerine çadır kurmak için de izin alıp, bazı günleri oralarda konakladım. Çadıra ek olarak Couchsurfing ve Warmshowers sitelerindeki kişilere mesaj atıp projemden bahsettim, beni evlerinde konuk ettiler. Ne ulaşıma, ne de konaklamaya para vermediğim ve yemeği de kendi benzinli ocağımda yaptığım için günlük maliyetim 10 USD civarında oldu. 

Yaptığın turlarda unutamayacağın ilginç bir anını bizlerle paylaşır mısın?

Meksika`da, Puerto Vallarta`dan Mexico City`ye kadar olan, yaklaşık 1 ay süren mesafeyi bir başka bisikletçi Alman Holger ile beraber pedalladım. Kendisi 3,5 yıldan beri bisikletle dünya turundaydı ve çok iyi anlaşmıştık, bana çok şey öğretti. Mexico City`ye vardığımızda bir süre ayrı devam edip, Cancun’da tekrar buluşmak üzere ayrıldık. Zaman olarak, 10 gün arkamdan geliyordu. Daha sonra kendisinden haber alamadım. Chiapas eyaletinden geçerken gaspa uğramış ve maalesef olay yerinde ölü bulunmuş. Beni çok sarsan bir olaydı, etkisinden uzun süre kurtulamadım. 

Güzel bir anımdan bahsetmek gerekir ise; Nikaragua`da kalabalık bir aile beni yolda gördü. Bisikletim bozulmuştu. Beni ve bisikletimi, bisiklet dükkânına kadar götürdüler. Bisikletimin yapılmasını bekleyip, sonrasında bana yemek ısmarladılar. Hem kültürlerini daha yakından tanıma fırsatı buldum, hem de onlar hayatlarında ilk defa bir Türk ile tanışma fırsatı yakaladılar.

Bisikletle tura çıkmaya niyetlenenlere, tura çıkmayı hayal edenlere neler söylemek istersin? Tavsiyelerin var mı?

Öncelikli olarak, fikrinizi paylaştığınızda pek çok kişi sizi vazgeçirmeye çalışacak. Turun hep tehlikeli kısımlarını vurgulayacaklar. Söylenenleri aklınızda tavsiye olarak tutun fakat çıkacağınız yolda bir engel olmasın.

Eğer ilk defa yola çıkıyorsanız daha küçük bir rota belirleyin. Belki bisiklet yolculuğu sizin beklentilerinizi karşılayamayacak. 

İlk turunuz ise, bisiklet seçiminde marka ve pahalı bisikletler yerine, sağlam kadro ve bütçenize uygun bisikletleri tercih edebilirsiniz. Yolculuğum süresince sağlam eski kadro şehir bisikletleri ya da bambu bisikletler ile seyahat eden pek çok kişi gördüm.

Gideceğiniz ülkelerin mevsim durumlarını iyi incelemekte fayda var, çünkü çok sayıda alınan kıyafet hem yer kaplıyor hem de ağırlık yapıyor bu konuda iyi seçim yapmakta fayda olduğu düşüncesindeyim.

En önemlisi kişinin kendini yolculuk için hazır hissetmesi, motivasyonunuzu her zaman yüksek tutmakta fayda var. Bunun için belki iki kişi yola çıkılması daha iyi olabilir.

Tur boyunca iyi anlar olduğu gibi sıkıntılı anların da olmuştur, böyle zamanlarda kendini nasıl motive ettin?

Öncelikle sıkıntı olmayan, sorun yaşanmayan gün yok gibiydi. Taşıdığınız içme suyunun azalması, önünüzde bakkal bulabilme ihtimalinin düşük olması, patlayan lastik, kalacak yeri düşünmek … gündelik sıkıntıların en başındaydı. Bir süre sonra bunları sorun, sıkıntı olarak görmemeye ve zevk alamaya başlıyorsunuz. Benim kullandığım metot ise, yolda müzik dinlemek ve her büyük zorlu bir günün sonunda kendimi yemek ile ödüllendirmek oluyordu. Her ülke sınırını geçişinden sonra ise, adeta yeni bir macera başlıyordu. Bu da ayrıca beni motive eden başka bir unsurdu.

Türkiye’de olan arkadaşlarım ile iletişimim ise motivasyonumu kaybettiğim zamanlarda en büyük motivasyon kaynağımdı.