İzmir çevresinde, bisikletle ulaşabileceğiniz noktalardan birisi de Balaban Gölü’dür. Sessiz, sakin, insanlardan oldukça uzak bir alan. Hafta içi yüklendiğiniz bütün stresinizi atmak için harika bir yer. İzmir içinden doğrudan sürerek gidebileceğiniz gibi, İzban ile Cumaovası’na kadar ulaşıp, yaklaşık 18 km’lik bir sürüş sonrasında da göle ulaşmanız mümkün. Ben rotayı yol bisikleti ile gittim. 

Yolun büyük bir kısmını rahatlıkla geçtim. Ancak göle ulaşmak için ana yoldan saptığımız noktada, benim için sıkıntılı süreç başladı. Yolun sıkıntılı olduğunu söylerken, benim tecrübemin yetersizliğinin de altını çizmemde fayda var sanırım. Göle ulaşmak için ana yoldan saptığınızda, küçüklü büyüklü çok sayıda taşın olduğu bir toprak yola giriyorsunuz. Süspansiyondan çok fazla hoşlanmayan ben, yola girince keşke süspansiyonum olsaydı dedim. Mesafe o kadar da uzun değil aslında. Biraz dişinizi sıkarak, yolun sıkıntılı bölümünü çabuk atlatabilirsiniz. 

Göle doğru yaklaşırken, tatlı tatlı rampalar karşınıza çıkacak. Yolun toprak ve taşlı olmasıyla birlikte bir de eğim beni biraz zorladı açıkçası. Ancak rampanın sonunda gördüğüm manzara çektiğim bütün sıkıntıları anında unutturdu. Gölün çevresi kamp yapmak için uygun. Bunun yanında, orman yangınlarının artmasıyla birlikte, kamp tesisleri dışında çadır kurulmasının yasaklandığını hatırlatmak isterim. 

Menderes’ten balık tutmak için gelen kişilerle karşılaşabilirsiniz. Biz gittiğimizde çok az sayıda kişi vardı ve kimse kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde herkes kendi zamanını geçirdi. Gölün dibi balçık gibi görünebilir, dibine bakmadan birkaç adım atıp kendinizi suya bırakmanızı tavsiye ediyorum. Çok durgun ne çok soğuk ne de sıcak tam kıvamında bir su. Gece konaklama imkânınız olursa, sabah uyandığınızda yüzünüzü yıkamanız için göle girmek harika bir seçenek. 

Yakınlarda hiçbir tesis bulunmuyor. Elektrik ya da ışıklandırma da mevcut değil. Gitmeye karar verirseniz, akşam için yiyecek, sabah için yiyecek, su gibi ihtiyaçlarınızı doğru planlamanız gerekiyor. Sabah uyanıp, dönüş yoluna geçmeden önce yeterli enerjiyi almış olmanız, dönüş yolunuzun rahat geçmesini sağlayacaktır. Bir de tabi tuvalet imkânı yok. 

Doğanın içinde olmanın verdiği huzur, ayaklarınızın dibinde göl, karşınızda dağ manzarası, orman, çam ağaçlarının kokusunu hissetmek, gece hiçbir ışık kirliliği olmadan yıldızları seyretmenin verdiği mutluluk düşünüldüğünde; etrafta tesis olmaması, tuvalet imkanının olmaması, yolun bozukluğu sorun olmaktan çıkıyor. 

Herşeyin sonunda, dönüş yoluna geçerken çöplerinizi almayı unutmayın.