*Gökhan Uzuntaş’ı tanıyabilir miyiz?

36 Yaşındayım. Evli, biri 10, diğeri 3 yaşında, 2 erkek çocuğum var. 13 yıldır Bursa’da Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları’nda çalışıyorum. Yaklaşık 20 senedir bisiklet sporunun içindeyim ve aktif olarak yarışıyorum. Aynı zamanda 2. kademe antrenörüm.

*Bisiklet sporu ile ilgilenmenize etken neydi? En büyük destekçiniz kim oldu?

Her çocuk gibi benim de bisiklet merakım küçük yaşlarda başladı. Okuldan çıktıktan sonra ilk aklıma gelen ödevlerimi yapıp bisiklet ile gezmek olurdu. O zamanlar bisiklet yarışlarını izler, çok özenirdim. İlk yarışıma 16 yaşında girdim ve 5. olarak bitirmiştim. Bu derece aslında ileriki yarışların da fişeğini ateşlemişti. Yarışlara giren abilerim ile tanışıp, onlarla antrenmanlara çıkmaya başladım. Her geçen gün bu spordan daha da zevk almaya başladım. Federasyon takviminden yarışları inceliyor; resmi, özel neredeyse tüm yarışmalara katılmaya çalışıyordum. Her geçen gün kendimi geliştirmeye çalıştım. Yarışmak, o ortamda bulunmak beni fazlasıyla mutlu ediyordu. Ve artık seneler içerisinde yaşam biçimim haline geldi. Ondan kopmayı bırakın bisikletsiz birkaç gün bile düşünemiyorum. Bu süreçte en büyük destekçim tabii ki en başta ailem oldu. Sonrasında, bünyesinde çalıştığım ve maddi manevi destekleri ile yanımda olan Oyak-Renault ailesi ve sevgili dostlarım. Hiç tanımadığım insanlar beni takip edip destekliyor. Bu anlamda özelden bir çok mesaj alıyorum. Bunlar beni çok mutlu ediyor. Sporda olmazsa olmaz moral ve motivasyondur. Arkamdaki bu destek bana yarışlarda gereken motivasyonu fazlası ile sağlıyor. Buradan beni destekleyen tüm dostlarıma ve takipçilerime çok teşekkür ediyorum. Bunca sene halâ bu sporda var olabiliyorsam sizlerin sayesinde.

*Dağ ve yol bisikleti yarışlarında birincilikleriniz var. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Evet, 20 senelik bir birikim. Bu süre zarfında hem dağ, hem yol yarışlarında bir çok birincilikler elde ettim. Aslında benim için sonuç birincilikten ziyade her zaman kürsüde olmaktı, istikrar adına. Her yarışa mutlak kürsü amacıyla gitmeye çalışıyorum. Birincilik, ikincilik, üçüncülük fark etmez. Hepsinde en iyi olabilmek için sınırlarımı zorluyorum. Kramplarla boğuştuğum çok yarışlar oldu, olmaya da devam ediyor. Tabii, çok ciddi rakiplerin olduğu yarışlarda kürsü imkansız oluyor. Orada da yine sınırlarımı zorlayıp en iyiler arasında yer almaya çalışıyorum.

*Antrenmanlarınıza değinecek olursak kısaca bahsedebiliriz misiniz? (Günde kaç saat, ekstra uyguladığınız teknikler varsa, antrenör yardımı v.s)

Günde 10 saatlik bir çalışma sürem var. Bundan arta kalan zamanda hem antrenman, hem ev ile ilgilenmem gerek. İşte en sıkıntılı denklem burada başlıyor. Akşam eve gitmem 18:00, üstü başı giyip antrenmana çıkmam 18:30. 10 saatlik çalışma sonrası özellikle de kış aylarından bahsedersek karanlık ve soğuk ile mücadeleyi de yanına eklersek ne kadar verimli bir antrenman yapabileceğimi bir düşünün. 😊 Çok uzun saatler olmuyor zaten hafta içi. Max 1-2 saatlik kısa öz antrenmanlar (Sprint, interval gibi). Uzun km sürüşlerimi mecbur hafta sonuna ayırıyorum. Bu şekilde ciddi yoğun geçen antrenman süreçleri ile yarışlara hazırlanıyorum. Antrenörlük yapmayı düşünüyorum, hatta bir çok teklif var ancak bu tempo ile zor görünüyor. Kendime bile zaman ayıramıyorum. Fakat yarışma anlamında sporu bıraktığım zaman bu konunun üzerine duracağım. Yetiştirdiğim sporcuların ulusal ve uluslararası yarışmalarda başarılı olduğunu görmek beni ciddi mutlu eder. 

*Oyak Renault bisiklet takımı sürücüsüsünüz. Takım olarak ne durumdasınız, takım sürüşü deneyimlerinize değinebilir miyiz?

Oyak-Renault Bisiklet Kulübü (ORVELO) aslında bir sosyal kulüp. Oyak-Renault çalışanlarından oluşan bir grup. Sene içerisinde bazı etkinlikler düzenleyip, birlikte dağ bayır pedallayarak stresimizi atıyoruz.

*Bisikletle ilgili ilginç bir anınız var mı?

İlginç değil de unutulmaz bir anım var. Büyük oğlum ile ilk kürsüye çıktığım 2016 Mtb Türkiye Şampiyonası. Benim ve oğlum için çok özel bir andı. Şampiyonluk madalyamı onun boynuna asmıştım. Onlara geride güzel bir manevi miras bıraktığımı düşünüyorum.

*Son olarak bu spor dalına yeni başlayan ve başlayacaklara önerileriniz nelerdir?

Gençlere önerim; ister ferdi olsun, ister takım sporcusu, mutlaka bu sporu iyi bilen hocalar ile çalışsınlar. Gerekiyorsa özel ders alsınlar. Benim hiç antrenörüm olmadı. Hep kendim çalıştım. Onun için beslenme olsun, antrenmanlar olsun, yarışlara hazırlık olsun bu 20 senelik spor kariyerimde çok yanlışlar yaptım. Bu da bana zaman kaybı olarak geri döndü. Kısa sürede iyi bir gelişim ve başarı isteniyorsa bu dediklerim elzem. Bir başka tavsiyem bu spora başlayan genç sporcular mutlaka dağ bisikleti ile başlasınlar. Dağ bisikletinde minimum 3 senelik bir yarışma döneminden sonra yol bisikletine yönelsinler. Bu onlara güç, performans ve teknik anlamda çok şey katacak. Ve son tavsiyem; “Bu sporu temiz yapsınlar!”