Bu sayımızda dağ bisikletinin en popüler dalı olan XC disiplinini masaya yatıracağız.

XC disiplininin popüler olmasının birkaç sebebi vardır. Bunlardan biri XC yapabilmek için ihtiyacınız olan bisikletin diğer branşlara göre daha basit ve ucuz olmasıdır. Fakat yanlış anlaşılma olmasın model ve teknoloji yükseldikçe XC bisikletlerin fiyatları uçuşa geçer. Sebebi ise bu bisikletlerin yüksek teknolojiyi olabilecek en hafif şekilde sunmak zorunda olmasıdır.

Olimpiyat seviyesinde bir branş olan XC çok yüksek seviyede kondüsyon ve teknik gerektirmesi ile aslında yapması oldukça zor bir disiplindir. Ayrıca müsabakaların da öyle dakikalarla değil de saatler ile ölçülecek sürelere sahip olmaları da size yüksek kondüsyonun sebebini açıklıyor olmalıdır.

Parkurlar genellikle farklı teknik ihtiyaçları karşılayacak şekilde tasarlanırlar. Başlangıç ve bitiş düzlükleri diğer dağ bisikleti disiplinlerine göre geniş tasarlanır. Bunun sebebi ise aynı klasmandaki tüm yarışçıların aynı anda yarışıyor olmalarıdır. Bu sayede çekişme her daim had safhada olur. İzlemesi oldukça keyifli olan bu disiplin ülkemizde de büyük organizasyonlarda kendine yer bulmaktadır. Sakarya’da inşa edilen bisiklet adasında önümüzdeki yıl uluslararası XC yarışı yapılacağını da belirtmek isteriz.

Şimdi de XC disiplininde kullanılan bisikletlerden bahsedelim. Yarışların uzun sürmesi ve yüksek efor gerektirmesi sebebiyle yüksek verime sahip bisikletler XC’nin temel ihtiyacını oluşturur. Bu yüzdendir ki uzun yıllar boyunca bisikletlerin yalnızca ön tarafında amortisör yer aldı. Son yıllarda parkur tasarımcılarının yükselen performanslara ve rekabet arayışına cevap olarak daha zor kısımlar yaratmaları bisikletlerin de evrimleşmesine sebep oldu. Sporcular parkurun zorluğuna göre çift süspansiyonlu modelleri de tercih ediyorlar. Ayrıca diğer dağ bisikleti branşlarında görmeye başladığımız teleskopik sele boruları XC disiplininde de kendine yer bulmaya başladı. Tabi bisikletler halen çok hafif olma özelliklerini koruyorlar. Genellikle 29” tercih edilen lastik ebatları kısa boylu sporcularda 27.5” ile yer değiştirebiliyor. 

Bisikletlerin çoğu parçası karbon fiberden üretiliyor. Bu sayede hem hafif hem de rijit oluyorlar. Yüksek gerilimlere karşı esnemeden işlevlerini yerine getirebiliyorlar. Bazı sporcuların tekerleklerinde tubular lastik kullandığı bile görülüyor.

Son yıllarda Nino Schurter ve Julien Absalon’un çekişmesini izlesek de geçtiğimiz yıl Absalon’un emekli olması ve bu yıl gençlerin ciddi yükselişleri ile XC yarışları heyecanını koruyor. Başarılı yol yarışçıları yüksek kondisyonları sayesinde dağ bisikletine yatkınlıkları varsa XC disiplininde başarılı sonuçlar alabiliyorlar. Bunun son zamanlardaki en büyük örneği ise Mathieu van der Poel’dür. Peter Sagan’ın da 2008 yılında junior klasmanda Val di Sole parkurunda Dünya Şampiyonluğu olduğunu da belirtelim.