Çok farklı bisiklet deneyimleri yaşamak ve sınırlarınızı zorlamak istiyorsanız, Özcan Güler ile yaptığımız söyleşide kendinizi bulacaksınız.

  • Öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Özcan Güler kimdir? Bisikletle nasıl tanıştı ve nasıl bir tutkuya dönüştü, bunu dinleyerek başlayalım.

Merhaba Ben Özcan Güler. 1988 yılında İstanbul’da doğdum. 32 yaşındayım. Özel bir şirkette 10 yıldır Grafik tasarımcı olarak çalışmaktayım. Freelance logo tasarımları da yapıyorum. Ayrıca özel yazı ve tipografi ile ilgileniyorum. Bisikletten zaman kalırsa kara kalem çalışmaları da yapıyorum. Bisikletten zaman kalırsa derken pek abartıyor sayılmam. Bisiklet hayatımın merkezinde. Aslında spor hayatımda hep oldu. Birçok spor dalıyla ilgilendim. Bisiklette takılı kaldım… Herkesin çocukluk döneminde bir bisiklet tecrübesi olmuştur. Yine sürüyordum fakat çocukça bilmeden… Birçok bisikletim oldu. İstanbul’un ara sokaklarında sürüp eve dönerdim. İstanbul’da gezerken bisiklet süren insanları gördüm ve çok hoşuma gitti. Ben de bunu yapmalıyım dedim. Malum İstanbul çok kalabalık ve yoğun bir şehir. Bisiklet bunun için harika bir çözümdü benim için. Araştırıp bisiklet almaya karar verdim. Böyle başladı diyebilirim. 

Bisikletimi aldıktan sonra kısa sürüşlere başladım. Sahilde 30-40 km ile başladım. Bazen 60 km sürünce bugün çok sürdüm, iyi sürdüm derdim. Bir gün Rumeli Fenerine gitmek istedim. Aşağı yukarı 100 km oluyordu. Sürüş bitene kadar sekiz kere mola verdim bayağı yoruldum. Sürüş sonrasında hayatımda hiç yaşamadığım ve bisiklet sporunun benim için tutkuya döndüğü o duyguyu yaşadım. Sürüş sonrası harika bir yorgunluk ve mutluluk. Böylelikle yavaş yavaş bisiklet benim için tutkuya dönüştü.

  • Ultra mesafelerde sürüş yapmaktasınız. Bu fikir nasıl oluştu? Gidebildikçe gidiyorum diyerek daha uzağa mı gitmeyi hedeflediniz? Yoksa bir olay mı oldu? Bu cesaret nasıl geldi?

Zamanla oluştu aslında. Bir anda olan bir şey değil. 100 Km sonrası körfez sürüşü yapmıştım. Bu sürüşten sonrası daha fazlası da olabilir dedim.  Öncelikle kendime yol bisikleti almaya karar verdim. Çünkü mtb epey yoruyordu. Yol bisikletine geçince kilometreler otomatikman artmaya başladı.

Limitlerimi zorlamayı sevdim aslında. Bunu bisiklet ile keşfettim diyebilirim. Hep daha fazlası olabilir diye düşündüm. Belirli bir zamandan sonra bunun bisiklet sürme konusunda beni motive ettiğini farkettim. Böyle devam eden süreç uzun mesafeleri beraberinde getirdi. Cesaret olarak düşünürsek, bu konuda gözüm epey kara. Karanlık yollara, dağlara tek başıma girer çıkarım. Keşfetmek macera yaşamak hepsi uzun sürüşün bir parçası. Rutin hayatın dışına çıkma isteği de denebilir. Hepsinden biraz demek doğru olacaktır.

  • Mesafelerden ziyade tırmanış sürüşleri de yapmaktasınız. Birden çok kere “everesting” denen tırmanış sürüşleri gerçekleştirmişsiniz. Sonuncusu Ocak ayının ilk günlerinde trainer üstünde oldu. Size, “Hadi bugün 9000 m tırmanayım” dedirten nedir?

Aslında burada amaç başarmak. Hedef koyuyorsunuz ve kendinizle mücadele ediyorsunuz.  Mental bir savaş verip bu duygudan da uzaklaşmamış oluyorsunuz. Evdesiniz isteseniz bırakabilirsiniz ama bırakmadan hedefe odaklanıyorsunuz. 13 saat boyunca olduğunuz yerde sürüyorsunuz. Bu başarma duygusu! Ayrıca bu tür uzun endurance sürüşler gerekli ve önemli bir antrenmandır. Kondisyon seviyenizi yukarı çeker. Tabii ki olduğunuz yerde sabit sürmek zor olsa da sürüş sonunda yaşanılan mutluluk büyük oluyor. 

Dışarda yokuş çıkamadığım bu dönemde biraz olsun sanal duygularlada olsa yaşamak diyebiliriz. Bu tarz uzun sürüşleri yapmamı sağlayan şeyler bunlar diyebilirim.

  • “En” lerinizi sormazsak olmaz tabi ki. En uzun, en irtifalı, en maceralı, en unutulmaz sürüşlerinizi, kısa kısa anlatabilir misiniz? Bu uzun sürüşlerde mutlaka unutamadığınız anılar biriktiriyorsunuz, birini bizimle paylaşabilir misiniz?

En uzun sürüşüm:

İstanbul Samsun 747km (solo). İlk defa bu mesafeyi deneyeceğim için oldukça çok heyecanlıydım. Tabii ki turun anlam ve önemi de benim için çok önemliydi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamak ve farkındalık oluşturmak. Üç kere kapalı yerde mola verdiğim sırada çok şiddetli yağmur yağmıştı. Şans benden yanaydı. Yola bunu bilerek çıkmıştım. Gerekli ekipman yanımda vardı. Yine de yağmura yakalanmamak iyi oldu. İki gün uyumadan sürüşümü tamamladım. Samsun’a inerken içim geçti yoldan çıktım. Bisiklet üzerinde uyumuşum. 

Bu sürüşü asla unutamam. Hayatımda hiç bu kadar çok yorulmamıştım. Sürüş bittikten sonra da hemen uyuyamadım. Toplamda 56 saat uykusuz kaldım. Benim kişisel rekorum oldu.

En irtifalı sürüşüm:

Samistal yolunda / Beştaş tepesi 3000m. Tubi ile balayı sürüşümüzde çıktığım en yüksek nokta oldu. Yukarı Kavrun bölgesinde bir sonraki günü planlarken her yer sis içerisindeydi Tubi “gitmeyelim” dedi. Önünü bile göremiyorken Tubi pek istemese de gitme kararı aldım. Benim bulutların üzerinde uyanma ve o manzarayı izleme hayalim vardı. Tubi haklı olarak hem yorulmuştu hem de hava şartları onu etkilemişti. Sürüş ve şartlar çok zordu. Sürüşe başladık. Yoğun sis ve çiseleyen yağmur altında 7km’de 778m yokuş çıkmamız gerekiyordu. Heyelan nedeniyle GPS rotayı doğru göstermiyordu. Tabii ki bunu bir gün sonra anlayabildik. Biz önümüzü göremiyorduk. Tubi biraz tedirgin oldu. Samistal yaylasına inmek yerine, 3000m de kamp yapma kararı aldık. Çadırımızı Beştaş eteklerine kurduk. Sabah uyandığımda karşımdaki manzara masal gibiydi.

En maceralı sürüşüm:

2019 Aralık ayında gerçekleştirdiğim Rapha festive500 challenge sürüşüm oldu.

İşten çıktım metrobüs ile Tüyap’a gitmeye çalışırken pompamı unutmuşum. Avcılardan geri döndüm. Tubi pompamı Şirinevler durağına getirdi. Cuma gece 23:50’de sürüşe Tüyap’tan başladım. Hava baya soğuktu. Sürüşte devamlı eksileri hissediyordum. Uçmakdere’yi gece geçmek zorunda kaldım. Zifiri karanlık ve ıssız bir deneyim oldu. Harikaydı! Şarköy çıkışında lastik patladı. Lastiği değiştirmem bir saat sürdü diyebilirim. Soğuktan ellerim tutmadı. Titreyerek geceyi gündüze bağladığım bu süreçi asla unutamam. Çanakkale’den Yenice’ye giderken yağmura yakalandım. Ortaca Alanköy’e çıkarken rüzgar karşıdan esiyordu. Ellerimi poşetledim. 500m çıkmıştım çok üşümüştüm ama devam ettim. Yağmur artmaya başladı. Yağmurluğum yoktu. Çan’a inip nalbur bulup bulaşık eldiveni ve yağmurluk aldım. 

Yenice’ye ulaştığımda hava tamamen kararmıştı. Namazgah’ı çıkmam gerekiyordu. Bu bölge Kaz dağları olarak geçtiği için yabani hayvanlar her an karşınıza çıkabilirdi. Zifiri karanlık ve ıssızlık ile birlikte burayı da geçtim. Adrenalin yüksekti. 

Yağmur altında devam ederken inişlerde uyku beni teslim almaya çalışıyordu. Kalkım’a geldim ve köy kahvesinde 40 dk uyudum. Hanlar yokuşu kalmıştı geriye. Köy halkı “gitme kar var çıkamazsın!” dedi. Tabii ki devam ettim. Yukarı çıkarken yine karanlık ve ıssız yollarda sürüşe devam ettim. Yol kenarında domuzların sesini duydum. Aramızdaki mesafe sadece 5 metreydi. Peşimden gelmemeleri için kontrol ettim. Burada gerildim baya. Hanlar’a çıkarken kar başladı. Yerler kar tuttu ve maceraya imzayı attı. Bu arada Hanlar’a ulaşmak için 12km yokuşu çıkmanız gerekiyor. Zirveye ulaşınca kar ve fırtına epey artmıştı. Edremit’e iniş uzun ve agresifti. Bu şartlarda inmek imkansızdı. Bu rotayı daha önce kullanmıştım. Bir aracı yol bilgisi için durdurdum. İnmen imkansız dedi. Bir araç uçuruma kaydı yerler berbat. Seni gideceğin yere götürürüm dedi. Sürüşü burada tamamladım. Asla unutamam.

  • Yurtdışında sürüşler yaptınız mı? Yapmak istediğiniz rotalar var mı? 

Yurt dışında sürüş yapmadım. Alp dağlarında, Kanarya adalarında, İzlanda, Moğolistan, Kırgısiztan dağlarındaki rotaları keşfetmek harika olabilir. 

  • Transkontinental’e katılmayı düşündünüz mü? Bu seyahat sizi heyecanlandırıyor mu? 

Düşündüm tabii ki güzel bir tecrübe olur. Deneyimlemek, o heyecanı yaşamak lazım. Biraz araştırma yapınca epey maliyetli olduğunu gördüm. Vazgeçtim bu düşünceden.

  • En çok merak edilen konulardan biri, beslenme şekliniz ve sağlık konuları. Nasıl besleniyorsunuz? Bu kadar uzun mesafelerde bel, sırt ve kalça ağrılarınız olmuyor mu? 

Sabahları yulaf içine 2 ceviz, 5 badem, ceviz ve fındık, kakao, sığır jelatini ılık su ile karıştırıp yiyorum. Yanında 1 tane kayısı kıvamında yumurta. Artık bu benim rutinim oldu.

Öğlen iş yerinde ne çıkarsa diyelim. Saat 15’te mevsim meyvesi. Bazen zeytin, badem, ceviz, fındık vb. Bazen tam tahıllı organik 1 dilim ekmek. (Halk ekmeği) 

Akşam yemeklerinde özellike salata yemeye çalışıyorum. Yoğun bir sürüş olursa kompleks karbonhidratlara yöneliyorum. Haftada 1 kere balık yemeye özen gösteriyorum. Kızartma hayatımda yok. Ağır yemekler lezzetli de olsa mutfağımızda pişmiyor. Fırında ve buharda yapmaya özen gösteriyorum. Kırmızı et kültürüm çok az. Hindi eti ve balık kafi oluyor. Her şeyden az az dengeli beslenmekte fayda var diyebilirim. Asitli içecekler günlük hayatımda kullanmıyorum. Paketli ürünleri yememeye özen gösteriyorum.

Geçenlerde evde fıstık ezmesi yaptım. İçerisine 1 kaşık bal koydum. Tatlanıdıcı olarak. Bunun gibi şeylere yönelmeye başladım. 

Su içmeye de dikkat etmekte fayda var. Günde minimum 2 litre su içiyorum.

Ağrılar oluyor elbette. Popo bazen yeter diyor. Ben devam diyorum öyle geçinip gidiyoruz. Bel ve sırt ağrılarım olmuyor. Bunun için bol antrenman tavsiye ederim. Vücut devamlı canlı kalmalı. Kaslara bu tempoya alışmalı. Tabii ki en başta doğru kadro seçimi olmalı.

  • Antrenörünüz veya izlediğiniz belirli bir antrenman planı var mı? Yarışmayı düşünüyor musunuz?

Antrenörüm yok tabii ki. Her şeyi kendim tecrübe edip geliştirmeye çalışıyorum. Okuyor ve araştırıyorum. Smart trainerda watt odaklı antrenman yapmaya başladım. Yüksek nabızlarda kalamıyordum. Bunun doğrultusunda antrenman yapmaya başladım. Hangi kısımlarda eksiğim varsa oralara yöneliyorum. Endurance, tempo, threshold, vo2max, anaerobic bölgeleri gibi.  Bir sene önce daha çok km sürmeye çalışıyordum. Şu anda daha efektif antrenman peşindeyim. Zamanı daha verimli kullanmak için.

Hayatımde iki tane yarışa katıldım. Birinde zincirleme kazaya karıştım. Başkaları yüzünden dirseğimi çatlattım. Bu benim epey canımı sıktı ve bir daha katılmama kararı aldım. Kaldı ki hiç zevk almadım. Benlik bir şey değil. Yarışlar beni pek heyecanlandırmıyor.

  • Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. İlave etmek istedikleriniz var mı? 

Ben de teşekkür ederim. Benim içinde keyifliydi. Yokuşlar sizinle olsun…