PT Academy’nin kurucusu Gülşah Başandaç ile sporcu fizyoterapisi ve verdiği hizmetler üzerine çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İstanbul Caddebostan’daki sağlıklı yaşam merkezinde sporcuya değer katan çalışmalarını ve PT Academy’nin misyonunu kendisinden dinledik.

• Kendinizden bahseder misiniz? 

Spor fizyoterapistiyim, Hacettepe Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon mezunuyum. Yine aynı üniversitede spor fizyoterapistliği bölümünde yüksek lisans ve doktora yaptım. Şu anda Acıbadem Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyim. Kadın girişimci olarak kurucusu olduğum PT Academy’nin 3. yılını doldurduk. 4 yıl öncesine kadar da milli takımlarla çalıştım. Sporcu sağlığı ve performans test merkezlerinde olimpik ve amatör, farklı spor branşlarından milli sporcularla çalıştım. Bu 3 yıl içinde ise triatletler, koşucular ve bisikletçilerle daha çok çalışmaya başladık. Aynı zamanda Argeus firması çalışma partnerlerimizden biri. Bu yüzden Argeus’un düzenlediği granfondolara gittiğimiz için birçok bisikletçiye de ulaşmış olduk. 

• Kuruluş amacınız nedir?

Kuruluş amacımız: Sporcular sakatlanmasın, yani koruyucu fizyoterapi! Sporcunun fizyoterapiste sakatlandıktan sonra değil sakatlanmadan ve şikayetleri yokken bize gelmeleri. Eğer şikayetleri varsa da bunların üzerine eğilerek yaralanmalar konusunda önlem almak. Hem performanslarının artması hem de sakatlanma risklerinin minimuma inmesi birincil hedefimiz. Bunun için de çeşitli testleme bataryalarımız var. Bir kişinin ayak parmak ucundan saç teline kadar her şeyi ölçüyoruz. Kuvvetle ilgili, mobilite dediğimiz esneklik, asimetriler, hareket kabiliyetleri ile ilgili, hareketin kalitesi ile ilgili ölçümler yapıyoruz. Örneğin, bisikletle squat hareketi çok ilişkilidir, bu hareketi yaptığınızda, sporcunun dizi içeriye doğru kaçıyor mu, ayak bileği içeriye dönüyor mu ya da gövdesi bir tarafa eğiliyor mu, bir tarafa fazla yük veriyor mu? Biz bu ölçümleri sayısal verilere döküyoruz ve dünya standartları ile kıyaslıyoruz.

Örneğin sağ ile sol taraf arasında normalde %5 fark normal kabul edilebilir. Ama sizin farkınız %30 ise ve bunu gidermezseniz bisikletin üstündeyken bir tarafa daha fazla yük vermek zorunda kalabilirsiniz. Bir süre sonra da bacaktaki bu fark yüzünden gövde de eğilmeye başlar. Gövde eğilince bileğinize de yük verirsiniz. Örneğin bazı sporcular bize geliyor, bileğimde ağrı var diyor, testleri yapıyoruz ve sonra görüyoruz ki bileğindeki ağrı bacaktaki kuvvet farkından kaynaklanıyor. Sonrasında probleme göre küçük veya daha geniş kapsamlı testler yapıyoruz. Problemin kaynağını tespit ettikten sonra ise çözüm için reçete çıkarıyoruz.

Geniş kapsamlı dediğimiz testler Check-up gibi 2-3 saat veya daha fazla sürebiliyor. Bu analiz sonrası bir “vücut haritası” çıkıyor. Kişiyi yaptığı branşa göre, örneğin bir bisikletçiyi, bisiklet branşındaki global sporcular ile, kendi yaş grubu, cinsiyetine ve profesyonellik seviyesine göre karşılaştırıyoruz. Örneğin bir yıldız yeni spora başlayan bir bisikletçi iken, dört yıldız olimpik seviyedeki bir bisikletçiyi temsil ediyor. 

Bu şekilde kıyas yapıldığında vücuttaki eksiklikler dünya standartları ile karşılaştırılmış oluyor. Yeni başlamış bir yıldır bisiklet süren bir sporcunun değerlerini alıp, dört yıldız bir olimpik sporcu ile kıyaslamak çok yanlış, olması gerekenle kıyaslamak gerekiyor. Bu şekilde vücuda dair tüm bilgileri alıp, ulaşılabilir hedefler koyarak, alınması gereken önlemleri önceden belirleyebiliyoruz. 

“Koruyucu Fizyoterapi” amacımıza ulaşmamız biraz zaman aldı. Bundan 2-3 yıl önce sağ olsun triatletler ve “ironman”ler bizi anladı. Onların sayesinde diğer branşlar da gelmeye başladı. Kendine değer veren beyaz yakalı sporcular artık bize gelip, benim bir problemim yok ama test yaptırmak ve eksik yönlerimi öğrenmek istiyorum diyorlar. Sonrasında ufak tefek problemlerinin olduğunu, zaman zaman ağrı yaratan problemin performanslarını düşürdüğünü fark ediyorlar. Örneğin, “evet, benim çok eskiden bir bel ağrım vardı, demek ki sırtım bu yüzden ağrıyormuş”, “bisiklet sürdüğüm için kalçam ağrıyor sanıyordum, aslında bir bacağım kısaymış” diyorlar. Şöyle bir örnek vereyim, Pudandel sinir diye bir sinir var, tam üstüne oturduğumuz taban kaslarımıza uzanan bir sinir. Özellikle erkek sporcularda o sinirin uyuşması, alt bölgenin hissedilmemesi, hatta bazen bacağa kadar uyuşukluk olması, kulaktan dolma bilgilerde normal kabul edilebiliyor. Ama aslında bu uyuşukluğun uzun sürmesi normal bir şey değil. 

Birçok bisikletçi “o kadar süre selede oturuyorsun, uzun mesafe sürüyorsun, normal o kadar” diye konuştuğu için yeni başlayan birçok kişi de bu bilgiyi normal sanabiliyor. Sonra normal kabul ettikleri için önlem almıyorlar ve bir süre sonra o sinirin uyardığı kaslar zayıflamaya başlıyor, dolaşım bozuluyor, hatta cinsel performans eksikliğine kadar gidebiliyor. Sonra da bisiklet kısırlık yapar diye bisikletin adını kötüye çıkarabiliyorlar… Çözümü aslında çok basit, sele açısı ve boyutu kişiye göre düzenlenecek, yani doğru bilgi ile bikefit yaptıracaklar. 

Bikefit bu yüzden çok önemli. Bikefit ile ilgilenen birçok sporcu bize gelerek, siz bikefit yapmıyor musunuz, sizin burada bikefit yapmanız lazım diyorlar. Biz aslında konuya yalnızca bikefit olarak bakmıyoruz. Kişiyi ve bisikleti bir bütün olarak analiz ediyoruz. Bikefit bisikletin mekaniğinin, açılarının düzeltilmesi, bizim yaptığımız ise bisikletçinin mekaniğinin, anatomisinin düzeltilmesidir. Ona da bisikletçi biyomekaniği deniyor, yani insan mekaniği. Bisikletçi biyomekaniğini değerlendirirken kişiyi ölçümlüyoruz. Örneğin iki bacak arasında fark var mı, leğen kemiğinde dönme var mı, gövdede eğiklik derecesi nedir ya da geçirilmiş eski yaralanmalar neler, o yaralanmalara göre bisiklet mekaniğini yani bikefitini değiştirmek gerekiyor mu diye. Sonra kişiye düzeltici programlar verip bikefit konusunda da önerilerde bulunuyoruz.

Beli ile ilgili bir sıkıntı var ise normalde yazılımın, yani Retül’ün verdiği değerlerden biraz daha farklı bir uygulama yapmak gerekebiliyor, kişiye özgü yorum katmak gerekiyor. Ya da bileğinde bir sıkışma vardır, Retül’ün verdiği açıyı biraz daha değiştirmemiz gerekiyordur ki, o sıkışması geçsin gibi. O yüzden bikefitten önce de bisikletçi biyomekaniği testlerini yaptırmak gerekiyor ki, kişiye özgü bikefit yapılsın. Standart insan anatomisine göre değil de kişinin kendi anatomisine, şikayetlerine ve beklentilerine göre bikefit yapılması doğru olan. Kişi ve Bisiklet arasındaki uyum çok önemli.

• Ekibiniz kaç kişi, sizler hangi sporu yapıyorsunuz?

Ekibimizde 10 fizyoterapistiz. Hepsi uzman spor fizyoterapistleri. 4 kişi bisiklete biniyor, bir kişi triatlet, bir kişi kürekçi, biri jiu jitsu sporu yapıyor, biri yüzücü, biri koşucu… Çok farklı branşlardan ekip arkadaşlarımız var. Sporun içinde olunca sporcu ile empati kurmak işimize değer katıyor. Ben şu an ağırlıklı olarak bisiklet kullanıyorum.

• Bisiklete başlamak isteyenlere önerileriniz var mı? 

Bisiklet kültürünü yaymak için sizler çok güzel şeyler yapıyorsunuz. Aslında bu hepimizin sorumluluğu. Buraya bir bilek ağrısı veya boyun problemi ile gelen ve spor yapmayan sedanter birini ikna edip bisiklete başlatıyoruz. Diyoruz ki sizin hayatınızda mutlaka bir spor dalı olmalı. Spor yapmadığınız için boynunuz, bileğiniz ağrıyor. Biz bunları tedavi edeceğiz ancak spor yapmazsanız, bu ağrılar yine başlayacak. Vücudun çalışması gerekiyor diyerek önce onları spora ikna ediyoruz. Sonra uygun branşa yönlendiriyoruz. Bazen yüzme, bazen kürek, bazen bisiklete başlatıyoruz. Doğru şekilde başlamazlarsa bu sefer bisiklet suçlu oluyor. Bisiklet seçimi yanlış olabiliyor ya da kişiye uygun olmuyor, yine bırakıyor. Bu yüzden nasıl başladığı kısmı çok önemli. Bu konuda da onlara yardımcı oluyoruz.

• Zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.