Süslü Kadınlar Bisiklet Turu nasıl ortaya çıktı?

Bu tur 2013 yılında, bir arkadaş grubunda sohbet sırasında doğan, başlangıçta doğaçlama olarak gelişen bir fikirdi. Binlerce kişiye ulaşılacağını hayal bile edemeyeceğimiz bir başlangıçtı açıkçası. Uzun ve profesyonel turlar düzenleyen bir erkek arkadaşımızın yine zorlu bir parkur seçmesi ve onu bu konuda eleştirmemiz sırasında onun; “gelebilen gelsin kardeşim!” demesi tetikledi bu turun başlamasını. Kadın dostlarımızla “biz de mıy mıy tur yaparız, 5 km hızla gideriz, elbise de giyeriz hah hahh” dediğimiz bir anda doğdu. Elbise, topuklu ayakkabı, çiçek fikirleri havada uçuşurken “şehirde kısa mesafe için niye forma giyiyorum ayol” derken, “süslü” kelimesi çıkıverdi ağzımızdan. Sosyal medyada öylesine bir etkinlik sayfası açmıştım. Kimsenin gelmeyeceğini düşünmüştük arkadaşlarımla. Sonra onların verdiği farklı fikirlerle turu daha da geliştirdik. Yani kendi yaşanmışlığımdan yola çıkan, dostlarımla sohbet esnasında gelişen bir etkinlik aslında. 

Ben yaklaşık 38 yaşında bisiklete binmeyi öğrendim. Başladığım ilk zamanlarda bana yardımcı olan yakın arkadaşlarım olmasaydı, cesaret edip de bisikletimle yollara çıkamazdım. Herkes benim kadar şanslı değil. Yalnız olan ve bisiklete binmeye korkan çok kadın olduğunu gördüm. Bunun yanı sıra çevremde 38 yaşından sonra nasıl cesaret edip de turlara gittiğimi, bu yaştan sonra nasıl uzun turlara gittiğimi soran çok kadın oluyordu. “Gelebilen gelsin” cümlesi, bisiklete binenlerin çoğunlukla formalı, hızlı giden erkekler olması ve kadınların çekinceleri, bu turu başlattı işte. 

İlki 2013 yılında İzmir’de düzenlenen bu etkinliğe şu anda kadınların katılımını nasıl görüyorsunuz?

İlk tur öncesinde dostlarımla “belki 5-10 kişi gelir, beraber gezeriz” demiştik. Bana ilk yıl “Sema, bu tur yıllar içinde büyüyerek devam edecek, bir süre sonra 115 şehir, 14 ülkede eş zamanlı yapacaksınız, dünya basını haberinizi yapacak” deselerdi delirmişler diye düşünür, asla inanmazdım. Şu an geldiğimiz nokta çok heyecan veriyor. Sosyal medyanın gücü dışında, kararlı ve inatçı duruşumuzun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Kadınlar bize ulaşıyor ve heyecanla aldıkları bisikletleri, giyecekleri kıyafetleri veya bisiklet öğrenme süreçlerinin videolarını paylaşıyorlar. Bu yıl da yüksek katılımla, ülkemizin ve dünyanın farklı şehirlerinde hiç tanımadığım ama gönül bağımın olduğu organizatör arkadaşlarımla harika bir etkinlik yaşayacağız. 

Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na erkeklerden gelen tepkiler nasıl?

Biz erkek egemen dünyaya gülümseyerek “nanik” yapan kadınlarız. Aslında herkesin farklı tepkileri olabiliyor. Bazı erkek dostlarımız gönülden destek vermek istiyor, bazıları desteği abartıp sahiplenmeye çalışabiliyor ( İzmir dışındaki bazı şehirlerde), bazı erkek egemen bisiklet grupları şehir dışından bize ulaşıp, “bu şehirde bir tek bizim grubumuz var, biz bir kadını görevlendirdik!, turu o yapacak!” diyorlar, biz de “hayır, kadınlar kendileri örgütlenebilir, bir kadını erkekler görevlendirmemeli, kadınlar kendileri cesaret edip bize ulaşmalı” dediğimizde, “o zaman bu turu yaptırmayız bu şehirde” diyenler de oldu. Gerçekten bazı erkek grupları bize çok öfkeli, bizse gülümsemeye ve çoğalmaya devam ediyoruz. 

Cinsiyet ayrımcılığı yaptığımızı söyleyen erkekler var. Oysa ki genellikle bisiklet gruplarını erkekler kuruyor ve yönetiyor, turları genellikle erkek egemen bisiklet grupları düzenliyor. Tek tip forma ile, şehir içinde kısacık mesafeleri bile pedallamak yerine, bisiklete biraz farklılık, süs getirmeyi olsa olsa biz “pozitif ayrımcılık” olarak açıklayabiliriz. Ayrıca bizim hedef kitlemiz bisiklete az binen kadınlar. Onlar tam tekmil giyinmiş, hızlı giden erkeklerden çekiniyorlar. Kendimden biliyorum. Bisiklete binmeyi çok geç öğrendim ve öğrenmeye başladığımda gözümde çok büyüttüm ve korktum, o formalı, profesyonel görüntüden. Bu hareket alternatif bir bakış açısı getiriyor ve kadınları cesaretlendiriyor. Bırakın biz de kendi başımıza, elimizin hamuruyla! bir hareketin öncüsü olalım. Ayrımcı diye suçlayan arkadaşları, kadına şiddete karşı dururken daha çok görmek isteriz.

Bu arada tura erkekler gelebiliyor. Ama şık kıyafetleriyle ve önde durmamaları koşuluyla. Bu bir kadın hareketi sonuçta.

Etkinliğinizin amacı nedir?

Amacımız; erkek egemen toplumda “bisiklet, özgürlük ve kadın” temasına dikkat çekmek, bisikletin sadece bir spor aracı değil, bir ulaşım aracı olduğunu, günlük kıyafetle de binilebileceğini vurgulamak, daha çok kadının ve çocuğun bisiklete binmesini sağlamak, bisikletliler çoğaldıkça bisiklet yolları ile ilgili yaptırımın artmasını sağlamak, bisiklet kazalarına dikkat çekmek, şehirde arabaların tek ulaşım seçeneği olmadığını, sürdürülebilir ulaşım seçenekleri olduğu  fikrini yaymak, iklim değişikliğine karşı çevreci ve sessiz bir ulaşım aracını topluma düşündürtmek. Bu bir farkındalık etkinliğidir, sivil harekettir ve bir taban hareketidir.

Ayrıca bu bir sosyal sorumluluk projesidir. Son 2 yıldır Accell Bisiklet – Eçev işbirliği ile kız çocuklarına burs sağlıyoruz. 

Etkinliğin düzenlenme tarihi nedir?

6 yıldır, her yıl Eylül ayının 3. Pazar günü yapıyoruz, bu yıl da öyle olacak. Avrupa Hareketlilik Haftası çerçevesinde “Otomobilsiz Kentler Günü”ne dikkat çekmek de amaçlarımızdan bir tanesi. 

2019 turumuz, 22 Eylül Pazar günü saat 17’de 7. Kez yapılacak.

Etkinliğe katılmak için kadınlardan istediğiniz şartlar nelerdir?

Zor şartlarımız var. Bisikletlerini ve kendilerini canlarının istediği gibi süslemeleri ve gülümseyerek el sallamalarını istiyoruz o kadar. Tura katılmak için kayıt yaptırmaları, para ödemeleri gerekmiyor. 

Bu etkinlik için bisikleti seçmenizin nedeni nedir?

Önce etkinliği düşünüp üzerine bisikleti yerleştirmedik ki. Başlangıçta “hele biz süslenelim, bisiklete de bineriz” demedik. Fikrin ortaya çıkışını anlatırken de söylediğim gibi biz zaten bisiklete binen kadınlar olarak çıktık yola. 

Etkinliğin, bisiklete binmek isteyen kadınları daha çok teşvik ettiğine inanıyor musunuz?

Kesinlikle, bunun için varız. Tüm varlığımla inanıyorum. Neden mi? Bize gelen geri dönüşlerden algılıyoruz bunu. O kadar çok mesaj alıyoruz ki bu konuda. Bisiklete binmeyi bilmediği için ilk yılında yürüyerek gelen, heveslenip, bisiklet sürmeyi öğrenip, sonra da başka turlara gitmeye başlayan çok kadın ulaştı bizlere. Ayrıca balkonlarda, bodrumlarda çürüyen bisikletleri çıkarıp bakım yapıp tura gelen, sonra o bisikletle yetinmeyip bisiklet satın alan çok katılımcımız olduğunu öğrendik. Gecekondu semtlerinden tura gelenler (Bisim sayesinde o gün para ödemeden binebiliyorlar), down sendromlu çocuğuyla gelen kadınlar, mülteci kadınlar, kanser hastalığı yaşayan kadınlar… hepsi o gün bizimle oluyorlar ve gülümsüyorlar. Sonra bisikletli dünyaya adım atıp bize fotoğraf gönderiyorlar. Turun, basın ve fotoğrafçılar sayesinde rengarenk görüntüler vermesi, bu görüntülerin sosyal medyada yayılması da kadınları bisiklete binmeye özendiriyor. Bu sayede her yıl çoğalıyoruz.

Son olarak bisiklet sürmek isteyen kadınlara mesajlarınız nedir?

Bisiklete binmek doğrudan birey ile ilgilidir. Yani kendi gücünü sınarsın. Yola çıkmaya sen karar verirsin, hangi yolu seçeceğine sen karar verirsin. Yolda olduğunda, özgürlüğünü yüzüne çarpan rüzgar ile hissedersin. Bir yere ulaşmaktan çok, yolda olmanın keyfini sürersin bisikletini sürerken. Bisiklette düşünürsün, çok düşünürsün, kararlar alırsın. Kendini sınarsın, gücünü kontrol etmeyi öğrenirsin. Yorulunca durup güçlü hissettiğinde tekrar çevirirsin pedalı. Bisiklette “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yol alabilirsin. Bizim de tam olarak amacımız bu. 

Sevgili kadın dostum, kısacası bisiklete binmek hayatın ta kendisidir. Yolun keyfini çıkar, yorulursan dur ama sonra devam et, hayat her zaman düz yolda gitmez, inişi de vardır çıkışı da, ama hep yolda ol, bu sana güç verir. Yolunu beğenmezsen değiştirebilme enerjisi seni güçlü kılar. Sana güç veren en önemli şey de birlikte, ortak paydada, ortak amaçta birleşip çoğalabilmektir. 

İlginize ve sesimizi duyurmamıza aracı olduğunuz için teşekkür ediyoruz.