Nasıl Triatlet Oldum “Esra Nur Gökcek”
Renkli kişilik, 1996 doğumlu, yüzme ile spor yapmaya başlayan olan ve 13 yaşında “triatlet olacağım” diye kafasına koyan ve bugün ülkemizi başarılı bir şekilde temsil eden milli triatlet Esra Nur Gökcek ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Esra Hoşgeldin öncelikle seni tanıyalım.
İsmim Esra Nur Gökcek. Milli sporcuyum, triatlon sporu ile uğraşıyorum. 23 yaşındayım. Bugün triatlon ve genellikle bisiklet sporu üzerine konuşacağım. Şimdiden keyifli dinlemeler.
Teşekkürler. Bu spora kaç yaşında başladın?
Bu spora başlayalı dört yıl olmak üzere. 18 yaşımı bitirirken başlamıştım. Uzun yıllardır triatlonu biliyordum ama başlamak için fırsatım olmıştı. Daha önceden yüzme sporu ile uğraşıyordum. Fenerbahçe Spor Kulübü’nde milli yüzücüydum. Profesyonel olarak yüzme hayatımı sonlandırdıktan sonra, yaklaşık bir üç ay kadar tamamen yüzmeden de koparak hiçbir şey yapmadım. Triatlona uzun yıllardır başlamak istiyor ve hayalini kuruyordum. Şimdi hayallerimi gerçekleştiriyorum.
Seni bu spora kim teşvik etti?
Aslında kimse teşvik etmedi. Biz daha önceden ailecek Balıkesir’de yaşıyorduk. Balıkesir’de bir triatlon antrenörü vardı. Yüzme antrenmanlarımı yaparken onların takımlarının antrenmanlarını görüyordum. Ben neden bu sporu yapamıyorum deyip merak salmıştım. Çok hoşuma gitti. Çünkü sadece yüzme branşından oluşmuyor, hem bisiklet var hem koşu var. Yüzme mental olarak biraz daha zor bir branş. Çünkü sürekli aynı ortamdasınız ve tek yaptığınız şey yüzmek. Bu nedenle bisiklete binmek ve aynı zamanda da koşmak benim ilgimi çok çekti. Hep başlamak istemiştim ama zor bir branş, spor dalı olduğu için ailem zorlanıp yapamayacağımı düşünerek bana izin vermemişlerdi. 18 yaşımdan sonra artık kendi kararımı vererek bu spora başladım.
Bunun haricinde bu sporu yaparken karşılaştığın zorluklar neler?
Yaşadığımız en büyük zorluk sanırım triatlon branşının Türkiye’de pek fazla tanınmaması. İki ya da üç yıl önce triatlon nedir diye sorsanız, belki çok daha az insan cevap verebilirdi ama şu anda çok revaçta olan bir spor ve gerçekten inanılmaz bir ivme kazandı. Triatlon branşı Türkiye’de çok gelişiyor. Özellikle “Ironman” çok popüler olduğu için insanlar triatlonu da merak etmeye başladı. Ama yine de bir futbol ya da basketbol gibi revaçta olan sporlardan değil. Biz de bunu tanıtmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız en büyük zorluk bu. Çünkü insanlara önce ne yaptığımızı anlatmak zorunda kalıyoruz.
Aynı zamanda triatlon çok masraflı bir spor dalı. Tek bir branşı içermiyor. Bir yüzücü gibi yüzme antrenmanı, bir bisikletli gibi bisiklet antrenmanı ve bir koşucu gibi koşu antrenmanı yapmamız gerekiyor. Uluslararası anlamda, yabancı sporcular, uluslararası başarılar kazanan sporcular neler kullanıyorsa sizin de onları kullanmanız, aynı malzemelere hemen hemen yakın olmanız gerekiyor. Bu yüzden de biz genellikle hep sponsor arayışı içinde oluyoruz. Çünkü bir yerden sonra kendinizin veya ailenizin kaynakları yeterli olamıyor ve açıkçası triatlon pek fazla bilinmediği, tanınmadığı için de sponsor bulmak kolay olmuyor.
Ben milli sporcuyum ve sadece triatlon yapıyorum, Ironman şu anda benim hedefim olan bir dal değil. Çünkü Ironman’de bir olimpiyat yok ve tek hedefiniz kendinizi geliştirmek ve “ben Ironman bitirdim” diyebilmek. Benim dalımdaysa daha çok rakipleriniz var ve sürekli hızlı olmak ve onlarla yarışmak zorundasınız. Tamam kendinizi geliştirmek önemli olabilir, hedef yarışlarınız oluyor ve onlardan da derece elde etmeye çalışıyorsunuz. Ama sponsor bulma aşamasında bunu firmalara anlatmak biraz zor. Marka her zaman çok daha ön planda oluyor. Bu yüzden Ironman sporcularına yani tabiri caizse daha çok yaş grubu sporcularına sponsor olmak firmaların daha çok tercih ettiği şey oluyor.
Milli sporcu olarak biraz başarılarından bahsetmek ister misin?
Türkiye şampiyonuyum. İki hafta önce Afrika kupasında birinci oldum. 2017 yılında da bir Afrika kupasında birinci olmuştum. Şimdi 2020 olimpiyatlarına hazırlanıyorum. Bu aynı zamanda 2024 olimpiyatları için de benim için bir geçiş süreci denilebilir.
Dünya sıralamasında bayan-erkek en iyi Türk sporcuyum. Sıralamamı geliştirmeye çalışıyorum. Bu seneki hedefim ilk 100’de olabilmek. Çünkü ilk yüzde olmak demek 2020 olimpiyatları için çok büyük bir imkan demek. Şu ana kadar Türkiye’den olimpiyatlara gidebilmiş bir triatlet yok. Ben bir ilk olmaya çalışıyorum.
Harika! Umarım bizi gururlandırırsın.
Umarım.
Sponsorlarından bahsetmek ister misin?
Shimano Türkiye benim sponsorum. Bisiklet üzerinde görebileceğiniz bütün malzemelerimi Shimano tedarik ediyor. Sanırım şu anda bana en büyük yardımı sağlayan Shimano. Çünkü bisiklet hem pahalı ve hem de zahmetli bir branş. Örnek vermek gerekirse; sürekli yurtdışındaki yarışlara gidiyorum ve seyahatlerimde taşıma esnasında bisiklet ve bisiklet parçaları çok zarar görebiliyor. Bu konuda Shimano bana gerçekten çok büyük yardımcı oluyor. Onun dışında Under Armour benim koşu sponsorum, giyim ve ayakkabı konusunda sponsorum. Başka da sponsorum yok.
Esra, biraz antrenman programından bahseder misin?
Yoğun bir antrenman programım var. Haftanın yedi günü antrenman yapıyorum. Dinlenme günüm yok. Olursa da yarışlardan bir-iki gün sonrasına kadar olabiliyor. Haftanın iki günü aktif dinlenme şeklinde. Ama aktif dinlenme de günde bir saat ya da yarım saat spora ayırarak dinlenmek değil. Çünkü, triatlon ne yazık ki affedici bir branş değil. Üçlü branş olduğu için vücudumuz sürekli tekrar halinde olmak zorunda ve kaslarınızın o egzersizi unutmaması gerekiyor. Bu yüzden de aktif dinlenmede bile olsam günde yaklaşık iki veya üç saat antrenman yapıyorum. Mesela bugün benim aktif dinlenmem ama bir saat yüzmem ve bir saat bisiklet antrenmanım ve aynı zamanda da temel çalışmam var. Genellikle Cumartesi ve Pazar günlerim en yoğun günlerim. Bu günlerde 3-4 saatlik uzun bisiklet ve aynı zamanda uzun koşu antrenmanlarım oluyor.
Yarış öncesinde yaklaşık 3-4 gün kala antrenmanları biraz azaltmaya başlıyorum. Tabii böyle olunca sosyal hayata daha az zaman kalıyor. Yoğun antrenmanlardan sonra dışarı çıkacak, arkadaşlarınızla vakit geçireceğiniz zamanlar için enerjiniz ne yazık ki kalmıyor. Gönül isterdi ki, yapalım ama aktif dinlenme haricinde genellikle evde dinleniyoruz ve uyuyoruz.
Bir triatlet nasıl beslenir?
Aslında bu çok tartışılan bir konu. Genellikle farklı diyetler uygulayan insanlar var. Daha çok protein ağırlıklı beslenen veya karbonhidrat ağırlıklı beslenen veya tam tersi yüksek yağ az karbonhidrat tarzı beslenen farklı sporcular var. Ben açıkcası beslenmeme çok fazla dikkat eden birisi değilim. Zaten antrenmandan geldiğinizde inanılmaz derecede aç oluyorsunuz. Önünüze ne gelirse yemek istiyorsunuz. Çok fazla ayırmak durumu olmuyor. Ama ben daha çok karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum. Çünkü yaptığımız spor bir dayanıklılık sporu ve dayanıklılıkta da genellikle karbonhidrat çok önemli bir yer kaplıyor. Aynı zamanda proteine de çok dikkat ediyorum. Günde iki veya üç yumurta muhakkak yerim. Tek dikkat ettiğim şey ise şekeri az almak. Tatlılardan daha çok uzak durmaya çalışıyorum. Eğer canım tatlı yemek isterse de bu daha çok basit tatlılar oluyor. Mesela dondurma gibi… Şeker ihtiyacımı daha çok meyvalardan almaya çalışıyorum.
Dayanıklılık branşında dikkat etmemiz gereken şeylerden birisi de şeker aslında. Gerçenten şekerden uzak durmak gerekiyor. Bu sadece spor yapan bir insanın değil, normal olarak spor yapmayan bir insanın da dikkat etmesi gereken şeylerden birisi.
Genç bir arkadaşımız triatlet sporuna kaç yaşında başlamalı? Ona neler önerirsin?
Triatlona başlama yaşı diye bir şey yok. İstediğiniz yaşta istediğiniz zaman başlayabilirsiniz. İsterseniz 40 yaşında olun, isterseniz 10 yaşında olun hiç fark etmez. Ama eğer hedefiniz profesyonel anlamda ilerlemek, milli takıma girmek, uluslararası anlamda dünya şampiyonalarında yarışmaksa tabii ki ne kadar erken olursa o kadar iyidir.
Branşlaşmak çok önemli. Bu demek değil ki 7-8 yaşlarında bir çocuğu doğrudan triatlona yönlendirip bu şekilde antrenmanlar yapmasını sağlamak gerekir. Bu aslında pek doğru olan ya da uluslararası yaklaşım değil. Yurtdışında sporcular genellikle hep yüzme ile başlıyorlar. Oyun amaçlı olarak genellikle hep koşturulurlar. Onlar koştuklarını anlamazlar ama aslında koşu antrenmanı yapıyorlardır. Bisiklet ise zaten sonradan gelişebilen bir spor dalı. Bisiklet daha çok güç demek. Bu nedenle de erken başlamanıza çok fazla gerek yok. Ama koşu ve yüzme çok önemli. Özellikle de yüzmeye ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi.
Ama hedefiniz sadece triatlondan keyif almak, spor yapıyor olmak veya bir Ironman bitirmekse, istediğiniz zaman başlayabilirsiniz. Düzenli antrenmanlar yaptıkça kendinizi geliştirebilir ve yarışlara girebilirsiniz. Bunun yaşı yoktur.
Son olarak neler söylemek istersin?
Trafik açısından Türkiye’de biraz zorlanıyoruz açıkçası. Aslında bunun sebebi de sanırım bisiklet süren insan sayısının az olması. Çünkü bisiklet süren bir insan ne olursa olsun araba sürerken karşısında bir bisikletli görürse ona saygı göstermesini biliyor. Ben hemen hemen her gün bisiklet sürüyorum. Aynı zamanda ben araba sürerken bir bisikletli gördüğüm zaman onunla aramda ne kadar mesafe bırakmam gerektiğini, nasıl sollamam gerektiğini biliyorum ve bunlara dikkat ediyorum. Empati kurabiliyorum çünkü.
Bisiklet kazaları ve tabiri caizse son zamanlardaki bisiklet üzerinde ölümler çok fazla artmaya başladı ve biz bunlara trafik kazası demeyi tercih etmiyoruz. Bunlar aslında trafik cinayetidir. Bunların sayısı azalacaktır diye umut ediyorum. Bunun için küçük yaştan itibaren görev ailelere düşüyor. Herşeyin başı eğitimden geçiyor. Bisiklet ile ilgili eğitim verilmesi gerekiyor. Aslında her bisiklet süren de bir eğitimden geçmeli. Bisikletlilerin de nasıl sürmesi ve nelere dikkat etmeleri gerektiğini bilmeleri gerekiyor. Çok fazla kasksız bisiklet süren görüyorum. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Kask gerçekten hayat kurtaran şeylerden birisi. Arabada emniyet kemeri takmak gibi bir şey. İlerleyen zamanlarda bu kazaların azalmasını umut ediyorum ve bisiklet süren insan sayısının da artmasını diliyorum.
Seni sevenlere ve takipçilerine neler söylemek istersin?
Çok güzel mesajlar alıyorum aslında. Bunlar da genellikle beni takip eden sporcuların velilerinden oluyor. Bunlar beni çok mutlu ediyor. Doğru yolda olduğumu gösteren çok güzel mesajlar atıyorlar. Genellikle söyledikleri, oğullarının veya kızlarının beni idol olarak gördüğü oluyor. Bunlar aslında beni kazandığım başarılardan daha çok motive eden şeyler. Çünkü ben birşeyler kazanmaktan veya bir yarış kazanmaktan daha öte gelecek nesillere örnek olmayı istiyorum. Bu sporu Türkiye’de geliştirmek istiyorum. Başladığımda da hep bu sporun öndekilerinden olmak istediğimi söylemiştim. Kapısını açan insanlardan olmak istiyorum.
Benim amacım, evet, olimpiyata gitmek, başarı kazanmak, birşeyler kazanmak, altın madalya kazanmak ama daha da ötede gelecek nesillere örnek olmak, kardeşlerime örnek olmak ve doğruyu yanlışı ayırmak olacak. Biz çok zorluklar yaşıyoruz. Benden önceki dönemlerde bu sporu yapan sporcular da çok büyük zorluklar yaşamışlar ve birçoğu bu zorlukları aşamadıkları için sporu hep bırakmak zorunda kalmışlar. Amacım, bu sporda aşılamayacak engelleri kaldırabilmek ve doğru yolu kardeşlerime gösterebilmek.