Bisiklet kullanmaya başladığım günden beri hep söylediğim şey, bisiklet özgürlüktür, bisiklet hayatı yavaşlatmaktır. Bisiklet sürerken rüzgârı hisseder, kokuları alır, ağaçtaki kuşu görür, yerdeki çiçeklere dokunursun. Bisiklet öyle bir yaşam tarzıdır ki; seni sadece A noktasından B noktasına götürmez, esas olay, yolculuğun kendisidir. Hal böyleyken, olduğun yerde pedal çevirmenin nesi keyifli olabilir ki? Nesi keyifli imiş, gelin birlikte bakalım.

Malum Covid-19 salgını hepimizin 2020 yılını mahvetti, hala da vaka sayıları yüksek, hastalık riski devam ediyorken, kendimizi korumalı, kalabalıklardan ve temastan mümkün olduğunca izole olmalıyız. Bunun ne kadar süreceğini ne yazık ki bilmiyoruz. Bu yüzden sonunda “ben de” bir akıllı trainer ve zwift uygulaması sahibi oldum. 

Önce “Zwift nedir?” ya da “başlangıç seviyesi bir kişinin Zwift’ten anladığı nedir?” diyelim. Kullandığınız akıllı trainer ile birlikte çalışarak, bisiklet sürüş simülasyonu yapılmasını, hatta bunu bir çeşit oyuna çeviren uygulamadır. Çoğumuzun bildiği Strava uygulaması ile entegre olan Zwift, olduğunuz yerden dünyanın herhangi bir yerindeki bir rotayı sürmenize olanak tanıyor. Örneğin, Londra, Paris gibi şehirlerde, gerçekte olan yollarında sürüyor ya da hiç var olmayan hayali ülke Watopia’da pedal çeviriyorsunuz.  Rotalarda pedallarken, rampa çıkıyorsanız pedalınız sertleşerek sizin daha çok güç uygulamanızı, eğer yokuş aşağı iniyorsanız da pedalınız yumuşayarak sizin yokuş aşağı iniyormuşçasına hızlanmanızı sağlıyor. Rüzgâr mı? Ah o da var tabi ki, eğer tek başınıza sürüş yapıyorsanız tüm rüzgârı göğüslüyor, ancak grup içindeyseniz de drafta girebiliyorsunuz. Diyebilirim ki, odanızda tüm dünyayı, tüm dünyadaki bisikletçilerle aynı anda pedallıyorsunuz. 

Zwift ne aradığınıza bağlı olarak size performansınızı korumanız veya geliştirmeniz için yardımcı oluyor. “Workout” denilen antrenman programlarına katılıp, interval, güç, dayanıklılık veya tırmanma sürüşleri yapabiliyorsunuz. Recovery denen aktif dinlenme sürüşleri yapabiliyorsunuz. Yarışlara katılıp Brezilya’lı veya Alman bir bisikletçi ile aynı anda sürüş yapabiliyorsunuz. Sadece kadın sürüşleri açılıyor, dilerseniz onlara veya sosyal sürüş adı altında açılan orta tempo sürüşlere katılabiliyorsunuz. Güzel kısmı etkinliklerin (event) detaylarına girdiğinizde, organizatörlerin etkinlikle ilgili tüm detayları belirtiyor olması. Hatta hangi Watt’ta kaç dakika sürüş yapılacağı, ne kadar tırmanılacağı, sürüşün kaç kilometre olacağı gibi. Kendinize uygun sürüşe katılmak ne sağlayacak? Eğer kendi performansınızdan daha zor bir sürüşe katılırsanız, arkada kalacak ve yalnız sürmek zorunda kalacaksınız. 

İşin sempatik kısmı, yaptığınız sürüş tipine göre bazı organizatörler arkada kalan kişileri, gruba yetiştirmek için rüzgarlarını kesecek şekilde önlerine geçip (draft), onların daha az güç harcayarak daha hızlı sürebilmesini sağlıyor. Ama bu her etkinlikte bu şekilde değil tabi ki, o yüzden kendinize uygun etkinliği seçmenizde yarar var.

Etkinlikler ve takipçileriniz, takip ettikleriniz, kimler o an sürüş yapıyor, kim hangi sürüşü yapmış, nasıl sürmüş merak ediyorsanız Zwift’in “Companion” uygulamasını da indirmeniz gerekiyor. Bu uygulama işin sosyalleşme ve takip kısmı. Companion’da aynı etkinlik içinde sürüş yapan kişiler birbirlerinin performanslarını beğenip (like), “Ride on” diyerek tezahürat yapabilir, bir bisikletçiye direk mesaj yollayabilir, etkinlikteki herkese aynı anda yazabilir, iletişim kurabilir. Hatta dirsek hareketi ile “biraz da sen öne geç” diyebilir. Bunun dışında Zwift’te sürüş yaptıkça seviyen yükselecek, yükseldikçe de sana sağlanan donanımlar (ayakkabı, kask, gözlük, çorap, forma vs.) gelişecek, hatta topladığın puanlarla bisikletini bile değiştirebileceksin. İşin eğlenceli ve oyuna dönük kısmı burada. Avatar’ın ile tarzını yansıtabilirsin. Sanki bambaşka bir dünyada ama interaktif şekilde bisiklet sürüyor olacaksın.

Şimdi tavsiyeler kısmına geçeyim. Bir etkinliğe dahil olduğunuzda, başlama saatinden 5-10 dakika öncesinden ısınmaya başlayın. Yanınıza bol su, ihtiyacınız olacağını düşünüyorsanız enerji barı veya muz gibi hafif atıştırmalıklar alın. Mutlaka bir fan veya güçlü bir vantilatörünüz olsun.  Havlunuz da gidonunuzda bulunsun, ihtiyacınız olacak. İşin en güzel taraflarından biri de bisikletten iner inmez duşa gidebiliyor olmanız.  Hemen esneme hareketlerinizi yapın ve sıcak duşunuzu alın. Daha az zaman harcayarak daha etkin bir antrenman yapmış olup, zorlu hava şartlarından bağımsız şekilde pedallarınızı çevirdiniz. Kendi arkadaşlarınızı davet edecek şekilde “meet up” denen buluşmalar ayarlayıp, etkinlikler açıp, sanal alemde de olsa birlikte sürmeye devam edebilirsiniz. Denemeden bilemezsiniz, bence denemeye değer, benim gibi önyargılı olsanız bile belki siz de seversiniz.